(1) Huseyin Sasmaz
Aslında Kureyş'in uzun müddet islâm dâvasına karşı inatçı tutumu, islâm'ın Arap yarımadasında gelişmesi için büyük bir engel
teşkil ediyordu. Çünkü yarımadada iktisadî, siyasî ve edebî nüfuzun
da ötesinde dinî nüfuz sahaları tamamen onların elindeydi. Binaenaleyh, onların bu yeni dine karşı bu derece inatçı tavırla karşı durmaları yarımadadaki diğer Arapların da bu dine girmesini engelliyordu. Veya en azından tereddütlü bir tutum takınmalarına sebep
oluyordu. Onlar bekliyorlardı neticenin nasıl olacağını. Kureyşlilerle onların soyundan gelen bir peygamberin arasındaki savaşta... Ama
Mekke 'nin fethiyle Kureyşliler de Islama girince onların ardından Hevazin kabilesi, Sakif kabilesi de İslâm'a girmişti. M e d î n e
de daha önce güçlü olan üç Yahudi kabilesi de artık gücünü yitirmişti. Beni Kaynuka ile Beni Nadir ------Ş a m------- taraflarına sürülmüştü. Benî Kureyza ise teslim olmuştu. En sonunda bir Yahudi kalesi
olan Hayber de teslim bayrağını çekmişti... Böylece M e k k e 'nin fethi insanların oluk oluk İslâm'a girmesine sebep olmuş
ve bir yıl gibi çok kısa bir zaman zarfında yarımadanın her tarafı
müslüman olmuştu...
O GÜN ŞAM TARAFINA SÜRÜLEN YAHUDİLERİN HARAKETLERİNİ BU GÜN GÖRMEKTESİNİZ.
BU ŞAM'DANDA AHİRETE SÜRGÜN EDİLECEKLERDİR İNŞALLAH.
Değerli kardeşimiz;
Ömer ibn-i Hamza (ra) bildirmiştir: “Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki:
"Sizler Yahûdîlerle muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hattâ taş: ‘Ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahûdî’dir! Gel de onu öldür!’ diyecektir.”(Müslim, Fiten, 80)
Abdullah bin Ömer (ra) bildirdi: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:
"Yahûdîler sizinle savaşacaktır! Fakat netîcede siz onlara musallat kılınacaksınız! Öldürme o kadar şiddetli olacak ki, bir kaya parçası: ‘Ey Müslüman! Şu arkamda duran kişi bir Yahûdî’dir. Onu öldür!’ diye haber verecektir.”(Müslim, Fiten, 81)
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:
"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)
Evet, Ahir zaman Peygamberi (asv) buyuruyor:
“Müslümanlar, Yahudilerle harp etmedikçe kıyamet kopmayacak. Harp olacak ve Müslümanlar onları yenip öldürecekler. Öyle ki, Yahudiler ağaç ve taşların arkasına saklanacaklar, o ağaç ve taşlar konuşarak, 'Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu, arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür.' diyecek. Sadece arkad ağacı haber vermeyecek, çünkü bu ağaç, onların ağacıdır.” (Ennihaye, cilt 1, shf. 87, 103, 104, 117; İbni Mace, cild: 2, shf: 1363; Müslim, cild: 4 Shf: 2239)
Hadiste adı geçen arkad ağacı, Kâmus’ta “Sincan dikeni” veya “Yahudi ağacı” olarak belirtilir. Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ise Karaçalı, Karadiken, Kunar, Çalıtohumu, Çalıdikeni, Çeşmizen ve Hz. İsa (as) dikeni gibi çeşitli isimler altında tanınır. Boyu iki-üç metre olan bu ağacın Lâtince ismi “PALIURUS SPINA CHRISTI”dir.
Tehlikeli dikenlere sahip olan bu ağaç, Filistin havalisinde Yahudiler tarafından hâlen çok yaygın bir şekilde dikilmektedir...
“Onlar toplu olarak sizinle savaşmazlar, ancak müstahkem şehirlerde yahut surların ardında sizinle savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çekişmeleri oldukça çetindir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalpleri dağınıktır. Öyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.” (Haşr, 59/14)
Bundan yıllar önce gazetecilerin, İsrail Devleti’nin o günkü başbakanı Şimon Perez’e “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor.” diye hatırlattıklarında, Perez şu cevabı vermişti:
“Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.” (Tercüman Gazetesi, Ergun Göze, 1986)
Hadislerde Müslümanların Yahudilerle savaşacakları açık bir dil ile bildirilmiştir. Bu savaşta Müslümanların saldırgan taraf olmayacağını da hadîslerin metninden anlamak mümkündür. Müslümanlar dâvâlarında haklı bulunacaklardır. Bundan dolayı Müslümanlar; Müslüman olsun gayri müslim olsun dünya kamuoyunu arkalarına alacaklardır. Hadiste taş ve ağacın konuşması, insanlığın ortak vicdanına, yani dünya halklarının ortak sesine teşbihtir.
Demek, dünya kamuoyu Yahudileri tasvip etmeyecektir. Ancak Yahudileri saldırganlıklarında tasvip eden, onlara destek veren, onları koruyan ve kollayan ve onlar adına savaşan bir kavim olacaktır. Bu kavim, istikbali çok net gören Peygamber Efendimiz (asm) tarafından “Garkad Ağacı” olarak tasvir ve teşbih edilmiştir.
O zaman henüz kurulmamış olan Basra ve Bağdat şehirlerinin kurulacağını ve buralarda Müslüman halkın yaşayacağını Allah Resûlü (asm) mucizevî bir şekilde haber vermiştir. Nitekim bu hadis-i şerife Üstad Bedîüzzaman Hazretleri de temas etmiştir.
Bilindiği gibi hicrî 656 tarihinde Bağdat bir kez de Hülâgu tarafından yakılıp yıkılmıştır. Böylece Benî Kantûrâ’nın yorumu çıkmıştır. Fakat günümüzde Yahudilerle dirsek teması bulunan Amerika ve İngiltere’nin Bağdat’ı ve Basra’yı yeniden yakıp yıkması, Benî Kantûrâ zulmünü, bu defa Yahûdîlere destek veren Garkad Ağacı teşbihiyle birlikte, bir defa daha gündeme getirmiştir.
Günümüzde Yahudi fitnesinin Orta Doğu’yu ne derece ateş cehennemine çevirdiği malûmdur. Hadislerden anlaşılan odur ki, Yahudiler bozguna uğratılıncaya kadar bu savaş ahir zamanın acı bir musibeti olarak devam edecektir. Allah hayıra tebdil eylesin.
Selam ve dua ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder