(3) Huseyin Sasmaz
MÜSLÜMAN OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİŞİLERİN ANLAMASI GEREKEN KONULAR.
Zamanla bu taksim bazı kimselerin; "muamelât" sahaları, tâlimatını Allah'tan değil, Allah'ın müsaade etmediği hayat meselelerinde Kanunlar koymaya kalkan başka ilâhların yabancı nizamlarına
göre ayarlanırken; "ibadetleri" islâm ahkâmına uygun olarak yerine
getirmekle Müslüman olma imkanına sahip olunabileceği şeklinde
yanlış anlamalarına yol açtı...(veya bu dinle uğraşan müsteşrikler)
Bu büyük bir vehimdir. İslâm çözülmeyen bir vahdettir, İslâmı
bu şekilde ikiye ayıran kimselere vahdet şuurundan çıkmışlardır.
Veya başka bir ifade ile bu dinden uzaklaşmışlardır."
Şimdi bunun üzerine bir kaç satır daha ekleyelim. Daha önce bu
cüzde de belirttiğimiz gibi bu Kur'anla ilk muhatap olan Araplar sadece belirli ibadet şekli anlamını çıkarmıyorlardı bu terimden...
Hattâ ilk gün Mekke de bu terimle muhatap olanların zamanında daha hiç bir ibadet emri gelmemişti. Bununla o zaman yalnız ve
yalnız Allah'ın dinine bağlılık ve O'ndan başka bütün dinleri terk
anlamını kabul ediyorlardı. Hattâ Hz. Peygamber bile ibadet terimini "ittiba" yani başkalarına uymak şeklinde tefsir etmişti.
Nitekim Hatem oğlu Adiyye Hıristiyanların rahiplerini tanrı edinmelerini açıklarken buyuruyor ki: "Rahipleri onlara helal ve haramlar koydular, onlar da bunlara uydular.
İşte onların rahiplerine tapınmaları budur."..
Gerçek odur ki "ibadet" terimiyle sadece belli bir ibadet
şeklini kastetmek bu mefhumun asıl anlamını ifade etmez. Bu sadece ikinci derecede o anlama gelebilir yoksa birinci derecede değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder