Akide dünyasında anarşi ile nizamın birbrinden ayrıldığı nokta
yalnız ve yalnız Allah'ın dinini ikame etmek, beşeriyyeti evham ve
hurafelerin zincirinden kurtararak sahte tanrılara kulluktan azat
edip muhtelif tanrıların arzu ve isteklerine kul köle olmaktan kurtarmaktır.
Ya bütünüyle hürriyetini kazanarak sahte ilâhlara kul olmaktan kurtulmak yahut ta Allah'ın yarattığı kullara kul olarak
araya bir akım mutavassıtlar yerleştirmektir.
Bir takım devlet adamları, krallar ve hâkimler vardır ki, Allah'ın belli başlı ulûhiyet vasıflarından birisi olan Rububiyet, hâkimiyet, saltanat ve üstünlük
vasfını gasbederek bir takım kulları kendilerine kul eder ve sahte
tanrılıklarını ileri sürerler...
Siyasi, sosyal, iktisadi, ahlaki veya idari nizamlardan hangisi olursa olsun ancak tevhit akidesine ve bu derece mufassal, açık ve aydınlık bir inanç sistemine dayanırsa maksatlı yorumların ve beşeri arzuların peşinde eğilmekten kurtulur, sabit, açık ve aydınlık esaslara istinat eder.
İnsanlar zilletten, basitlikten, kararsızlık ve korkudan ancak ve ancak tek başına Allah'ın Rububiyetine hakimiyet ve saltanatına
bağlanmak île kurtulurlar...
Gerçek mânada insanlık şeref ve haysiyetine, Allah'ın kullarına sunduğu lütuf ve ihsana ancak her ne şekilde olursa olsun Allah'tan başkalarına kulluktan kurtulduğu saman erişebilirler.
cilt-8-say-109
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder