(8) Huseyin Sasmaz
Allah'ın, karşılığında cennet olmak üzere mallarını ve canlarını
satın aldığı mü'minler tek bir ümmettirler. Onların arasındaki yegâne bağ ve birleştirici tek unsur Allah'a inanmaktır. Müslümanlarla
diğer milletler arasındaki son münasebetleri belirten bu sûrei celîle
Allah'a îman bağının dışında başka bağlara dayalı olmanın kesin
hükümlerini bildiriyor. Bilhassa Mekke 'nin fethinden sonra genişleyen ufukların birden büyümesi sonunda meydana gelen karışıklıkların doğurduğu durumlar, henüz İslâm mührünü taşımağa
elverişli olmayan kitlelerin islâm'a girmesi, bu kitleler arasında en
kuvvetli bağın îman ve akîde bağı olması gerekirken henüz o seviyeye ulaşmamış olmaları ve hâlâ kan ve nesep bağlarının korunması muvacehesinde nazil olan şu âyeti kerîmeler, — birbirlerine akraba iseler dahi— bu bîata girenlerle girmeyenleri kaim hatlarla
birbirlerinden ayırıyor. Çünkü artık yönler ayrılmıştır. Gerek bu
dünyada gerekse öbür dünyada istikametler ayrı ayrıdır.
'113 — Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek peygambere ve mü'min
lere yaraşmaz.
114 — Babasının mağfiret olunması için İb r a h i m 'in yalvarması, babasına söz vermesinden ileri gelmişti. Allah'ın düşmanı
olduğunu anlayınca ondan uzaklaştı. Doğrusu İbrahim yumuşak kalpli, halim bir insandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder