Allah'a ve Ahiret gününe inanan bîr mîlletî —babaları veya
oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile — Allah'a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış, katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan hoşnut olmuştur. İşte bunlar, Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki, saaddete erecek olanlar,
Allah'tan yana olanlardır." "Mücadele-22
Ey İnananlar! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları
dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken onlara sevgi gösteriyorsunuz, oysa onlar Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan
ötürü ve peygamberi yurdundan çıkarıyorlar. Eğer siz de benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl
sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. içinizden onlara sevgi gösteren kimse şüphesiz doğru yoldan
sapmıştır.
Eğer sizi ele geçirirlerse sizin onlara gösterdiğiniz sevgiyi göstermezler, size düşman olurlar ellerini ve dillerini fenalık etmek için
uzatırlar keşki inkâr etseniz isterler.
Yakınlarınız ve çocuklarınız size kıyamet gününde bîr fayda veremezler. Allah onlarla sizi ayırır. Allah işlediklerinizi görendir.
İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden
ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız, sizin dininizi inkâr ediyoruz. Bizimle sizin aranızda yalnız Allah'a inanmanıza kadar ebedi
düşmanlık ve öfke başgöstermiştir." Yalnız İbrahim'in babasına : "Andolsun ki, senin için mağfiret dileyeceğim fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez." sözü bu örneğin dışındadır. Ey inananlar deyin ki: "Rabbimiz sana güvendik, sana yöneldik, dönüş sanadır." 13
"Ey iman edenler! Babalarınız, kardeşleriniz —küfrü imana tercih ediyorlarsa— dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse
doğrusu kendisine yazık etmiş olur." 14
Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanlar! dost olarak benimsemeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez."... 25
İşte böylece islâm cemiyetinin münasebetindeki o kesin ve asil
kaide yerleşmiş oluyordu.
Ayrıca bu kaide islâm cemiyetinin yapısında, oganik bünyesinde de yerini alıyor ve onu eski ve yeni cahiliyet
cemiyetlerinin hepsinden ayırıyordu. Böylece bir daha islâm ile cemiyeti islâm dışı başka esaslar üzerine istinat ettirip Allah'ın istediği temelden başka temellere dayandırma arasında birleştirici hiç
bir alan kalmamış oluyordu. İslâm sıfatını taşıyıp ta cemiyeti islâmın
düzeltmek üzere geldiği ilâhi esasların dışında her hangi bir esasa
göre tanzim etmek isteyenler ya islâmı bilmiyorlar veya bile bile onu
terk ediyorlar. Her iki durumda da islâm onlara iddia ettikleri sıfatı
vermez ve muslümanız demelerine itibar etmez. Çünkü onlar islâm ı
tatbik etmiyorlar, aksine onun yerine cahiliyet esaslarından istinatgah arıyorlar...
13. Mümlahine : 1-4.
14. Tevbe: 23.
15. M »ide: 51.
cilt-8-say-183-184


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder