Huseyin Sasmaz
En sıkıntılı günlerinde — yeryüzü kendisine dar gelmişken ve
bildiği yeryüzü olmak durumundan çıkmışken— Resulullah (S.A.)
ın ağzından çıkacak kelimeleri gözetliyor. O'nun iki dudağının kımıldamasına bakıyor. Hem de gizli nazarlarla bakıyor ki. belki Resulullah'ın bakışlarından bir ümid, bir emel pırıltısı bulabilir diye.
Hâlâ o ağaçtan kopmamış bir yaprak olduğunu hissettiren ve kıpırdamak için rüzgâr bekleyen bir hal İçinde. Buruşup kurumaması
için o kökten gelen bir damla iksir bulunur diye...
Sadaka kabilinden bile olsa kimsenin kendisiyle konuşmadığı, hiç bir yaratığın ağzını tek kelimeyle dahi açmadığı o koğulmuşluk ve
terkedilmişlik devresinde. ( Gassan kabilesinin Reisi tarafından bir mektup alıyor, iltifatlara, övgü ve medihlere boğuluyor.
Makam ve mertebe vaadleriyle karşılaşıyor. Ne var ki, o bunların
hepsini elinin arkasiyle itiyor. Bununla da kalmıyor, gelen mektubu
durup büküp ateşe atıyor. Ve bu mektubun gelişini bile musibet üzerine musibet olarak niteliyor. Ama her şeye rağmen musibetlere karşı direnmeye çalışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder