1 Kasım 2013 Cuma

MÜSLÜMANIM DİYEN VE İSLAM DİNİNE MENSUP OLDUĞUNU BİLEBİLMEK İÇİN GEREKLİ ÖLÇÜ...

MÜSLÜMANIM DİYEN VE İSLAM DİNİNE MENSUP OLDUĞUNU BİLEBİLMEK İÇİN GEREKLİ ÖLÇÜ...
İslâmdaki vasıflar, bütün peygamberlerin getirdikleri tevhit dininin esaslarını da bir karara bağlıyor.İslâma göre tevhit, sadece ulûhuyette değildir. Rububiyyette de Allah'ın bir olduğunu kabul etmek
mecburiyeti vardır.Bütün insanların hükümranlık sadece
Allah'a aittir... Bu hüküm, kendisinden başkasına ibadet edilmemesini emreden Allahüteâlâdan gelmiştir. Bu hususta Kuranı Kerimin
hassas ifadeleri, "ibadet" i, sonsuz bir itina île gerçek sahibine tahsis
etmektedir: Hükümranlık sadece Allah'ındır. Beşerin vazifesi ise sadece O'na ibadet etmektir... İşte, "Hak Din" yalnız budur.

Eğer kullar tapınmalarını yalnız Allah'a tahsis etmiyorlarsa, Allah'ın hak dinine mensup sayılamazlar...

Hükümranlığın sadece Allah'a ait olduğunu kabul etmemişlerse yine hâl böyledir.

Şu halde insanoğlu hayatla ilgili herhangi bir meselede Allah'tan gayrisine kulluk eder derecede boyun bükerse, Allah'a olan ibadetleri de boşa gitmiş olur.

Ulûhiyet birliği Rübûbiyet birliğini gerektirir. Rübûbiyet ise hükümranlığın ve ibadetin sadece Allah'a ait olması demektir. Bu iki vasıf birbirinden ayrılamaz.

İnsanlar yaptıkları ibadetin şekline göre müslüman veya gayrı müslim sayılırlar. Müslüman sayılabilmeleri için dinî bağlantılarını, ibadet ve teslimiyetlerini katıksız olarak Allah'a yöneltmelidirler.

Kur'anı Kerîmin bu kesin hükmü; nerede ve ne zaman olursa
olsun, müslim veya gayri müslim, hak dine veya bâtıl yollara bağlanmış herkese münakaşa kapısını kapamıştır...

Hak dinin zarurî kaidelerinden bîridir bu.

Kim ki Allah'tan başkasını takdis eder ve hayatiyle ilgili herhangi bir işinde Allah'tan başkasının hükmüne boyun eğerse o kimse ne müslümandır, ne de İslâm diniyle alâkası vardır...

Kim ki Allah'tan Allah'dan başka kimseye hükümranlık hakkı tanımaz, O'ndan
başkasını yani, O'nun yaratıklarından her hangi birini taktis etmezse; o kimse islâm dinine mensuptur ve müslümandır...

Hangi asırda ve hangi cemiyet hayatı içinde olursa olsun, bü kaidenin dışında kalan bütün davranışlar; yenilmesi mümkün olmayan gerçeklerin karşısında âcizlerin başvurduğu istismar yolundan başka bir şey değildir.

Allah'ın dini açıktır, bellidir...

Bunun böyle olduğuna sadece yukarda zikrettiğimiz kaide dahi kâfidir.
Bu kaide ve esaslara karsı çıkanlar

Allah'a karşı çıkmış olurlar!...
CİLT-8-say-346-347

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder