30 Aralık 2013 Pazartesi

"Demek ki bu söze inanmayanların ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin."

"Demek ki bu söze inanmayanların ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin."

Demek ki onlar bu Kur ana inanmıyorlar diye kendini üzüntüye boğarak mahvedeceksin öyle mi? 
Halbuki onlar senin üzülmene ve kendini mahvetmene değmezler. 
Bırak onları, biz yeryüzündeki süs ve eğlenceyi, mal ve evladı sırf sahipleri için bir imtihan vesilesi
kıldık. 
İçlerinden kimin daha iyi çalışıp âhiret ve dünya nimetine hak kazandığını belirlemek için verdik onları.
"İnsanlardan hangisinin daha güzel amel işlediğini deneyelim diye yeryüzünde olan şeylere bir ziynet verdik."
Şüphesiz ki bunları Allah çok iyi bilir. Ama bu bilgisine göre değil, insanlardan sudur eden fiillere göre cezalandırır. 
Günlük hayatlarında işledikleri amellerine göre hesaba çeker onları. 
İyi amel işlemeyenler üzerinde hiç durmuyor, anmıyor bile onları, çünkü ifadenin anlamı gayet açıktır.
Hem bu süslenmenin sonu apaçık ve kesindir. Yeryüzündeki her tür süs vasıtası günü gelince yok olacak ve bitecektir. 
Ve dünya yüzü kıyamet kopmazdan evvel dümdüz ve kuru bir satıh haline gelecektir.
"Şüphesiz ki biz yeryüzünde olanları kupkuru bir toprak haline getirebiliriz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder