Ulusalcılık Hastalık Üreten Bir Tedavidir, Aşiret ve Bölgeselcilik Hastalığının İlacı İslam'dır
28 Kasım 2013 tarihli sekizinci dönem toplantısı 17. oturumunda Kadarif vilayeti yasama konseyi, Kadarif vilayetinde 2013 yılı için aşiret temelinde kurulan herhangi kuruluşun önlenmesi ve yasaklanması kanununu kabul etti. Kanunda geçen ifade şöyledir: "Aşiret temelinde oluşturulmuş kuruluşları ilga etmek ve aşiret temeline dayalı herhangi bir kuruluşun kayıt ve oluşumunu önlemek." Kanun tutanaklarında ise şöyle geçti: "Ulusal birlik sloganları yükseltilmeli, aşiretçilik, bölgecilik ve ırkçılığı körükleyen tüm uygulamaları durdurmalı, hakları ve görevleri elde etmenin temelinin vatandaşlık olduğu yerleştirilmelidir."
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu kanun karşısında şunları kamuoyuna duyururuz:
Birincisi: Yüce İslam ideolojisi kabilecilik, bölgeselcilik ve Vatancılık bağlarının batıl kabul etti ve Müslümanlar arasındaki bağın İslam kardeşliği olduğuna hükmetti. إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ "Müminler ancak kardeştir." [Hucurat 10]
مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى "Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette ve birbirlerine atıfet göstermekte müminlerin misali, bir beden misalidir ki, ondan bir uzuv hastalandığında, bedenin sair azasını da uykusuzluk ve ateş sarar." İşte bu bağ, dünyanın her yerinden gelen ümmetleri ve halkları eritti ve bütünleştirdi. Onları tek bir ümmet yaptı, aralarını birleştirdi. هُوَ الَّذِي أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ "O, seni bizzat kendi yardımıyla ve müminlerle destekledi. Onların kalplerini uzlaştırdı. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." [Enfal 62-63]
İkincisi: Devlet, tebaanın işlerinin yürütülmesinde herkese tek bir tebaalı bakışı ile bakar. Müslüman ile gayri Müslim arasında ayrım yapmaz. Çeşitli kabilelere, renklere ve ırklara karşın Müslümanlar arasında ayrım yapmamak daha evladır.
Üçüncüsü: Hak ve yükümlülüklerin temeli, vatandaşlık değil İslami akidedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: فَلا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا "Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar." [Nisa 65]
Dördüncüsü: Bölgeselcilik ve aşiretçilik bayraklarını dalgalandıran, ateşini yakan Sudan'da uygulanan laik sistemdir. Bunlar temelinde Güney Sudan ayrıldı. Kabilecilik bazında geri kalan Sudan parçalanmak isteniyor. Sonra bölgeselcilik ve aşiretçilik kotalarını koyan yine bu laik sistemdir. Bunlar temelinde devletteki sorumluluklara atanma yapıldı. Hatta iktidar partisi içinde bile bu temele göre görev dağılımı yapıldı.
Beşincisi: Aşiretçilik, Bölgeselcilik ve Vatancılık gibi cahiliye kalıntılarını ortadan kaldırmak, insanlara İslami sistemi uygulamakla, İslami akideyi hak ve görevlerin temeli yapmakla olur. Ancak o zaman gökyüzü ve yeryüzü sakinleri bizden razı olurlar. Yoksa aşiretçilik, ırkçılık, ulusalcılık ve bölgeselcilik naralarına tedavi etmekle sorun bitmez. أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?" [Maide 50]
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu kanun karşısında şunları kamuoyuna duyururuz:
Birincisi: Yüce İslam ideolojisi kabilecilik, bölgeselcilik ve Vatancılık bağlarının batıl kabul etti ve Müslümanlar arasındaki bağın İslam kardeşliği olduğuna hükmetti. إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ "Müminler ancak kardeştir." [Hucurat 10]
مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى "Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette ve birbirlerine atıfet göstermekte müminlerin misali, bir beden misalidir ki, ondan bir uzuv hastalandığında, bedenin sair azasını da uykusuzluk ve ateş sarar." İşte bu bağ, dünyanın her yerinden gelen ümmetleri ve halkları eritti ve bütünleştirdi. Onları tek bir ümmet yaptı, aralarını birleştirdi. هُوَ الَّذِي أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ "O, seni bizzat kendi yardımıyla ve müminlerle destekledi. Onların kalplerini uzlaştırdı. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." [Enfal 62-63]
İkincisi: Devlet, tebaanın işlerinin yürütülmesinde herkese tek bir tebaalı bakışı ile bakar. Müslüman ile gayri Müslim arasında ayrım yapmaz. Çeşitli kabilelere, renklere ve ırklara karşın Müslümanlar arasında ayrım yapmamak daha evladır.
Üçüncüsü: Hak ve yükümlülüklerin temeli, vatandaşlık değil İslami akidedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: فَلا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا "Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar." [Nisa 65]
Dördüncüsü: Bölgeselcilik ve aşiretçilik bayraklarını dalgalandıran, ateşini yakan Sudan'da uygulanan laik sistemdir. Bunlar temelinde Güney Sudan ayrıldı. Kabilecilik bazında geri kalan Sudan parçalanmak isteniyor. Sonra bölgeselcilik ve aşiretçilik kotalarını koyan yine bu laik sistemdir. Bunlar temelinde devletteki sorumluluklara atanma yapıldı. Hatta iktidar partisi içinde bile bu temele göre görev dağılımı yapıldı.
Beşincisi: Aşiretçilik, Bölgeselcilik ve Vatancılık gibi cahiliye kalıntılarını ortadan kaldırmak, insanlara İslami sistemi uygulamakla, İslami akideyi hak ve görevlerin temeli yapmakla olur. Ancak o zaman gökyüzü ve yeryüzü sakinleri bizden razı olurlar. Yoksa aşiretçilik, ırkçılık, ulusalcılık ve bölgeselcilik naralarına tedavi etmekle sorun bitmez. أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?" [Maide 50]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder