10 Aralık 2013 Salı

İslâm'da Yönetim Nizâmı - Abdulkadim ZELLUM

İslâm'da Yönetim Nizâmı - Abdulkadim ZELLUM
İSLÂM'DA YÖNETİM NİZAMI

Devlet Organlarında Görev Alma Hakkına Sahip Olanlar
İslâm devleti tebaasından olup, görevi ifa edebilecek şartları kendisinde taşıyan herkes erkek veya kadın, müslim ya da gayri müslim olsun, herhangi bir genel müdürlüğün başına genel müdür olarak tayin edilebilir, orada görevli bir memur olarak görev alabilir.
Bu hüküm, icareye dair hükümlerden alınmıştır. İster Müslüman olsun, ister gayrimüslim olsun kayıtsız ve şartsız olarak başkalarını ücretli olarak çalıştırmak caizdir. Buna sebep ise, icareye ait delillerin umum ifade etmesidir. Şanı yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Eğer, sizin için çocuğu emzirirlerse o kadınlara ücretlerini veriniz." [1] İşte bu, umumi bir emirdir. Buhari Ebu Hüreyre'den şu hadisi rivayet etmektedir: "Yüce Allah şöyle dedi: Kıyamet günü ben üç kişinin hasmıyım. . . Bir kimseyi ücretle tutup ondan faydalandığı halde ücretini vermeyen adam.”[2]
Bu genel bir ifadedir. Allah'ın Rasulü (s.a.v), Deyl oğullarından birisini henüz kavminin dininden ayrılmamış olduğu halde ücretle tutmuştur. İşte bu da Müslüman olmayan bir kimsenin tıpkı Müslüman gibi ücretle tutulmasının caiz olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde, erkeğin ücretle tutulması caiz olduğu gibi, kadının ücretle çalıştırılması da caizdir. Buna sebep ise yine bu konudaki delillerin genel olmasıdır. Bu nedenle kadının, devlet dairelerinden herhangi birisinde müdür olması veya o dairede görev alan memurlardan bir memur olması caizdir. Müslüman olmayan bir kimsenin de aynı şekilde devlet dairelerinden birisine müdür olması, orada çalışan memurlardan birisi olması da caizdir. Çünkü hepsi ücretle çalışan kimselerdir. İcareye dair deliller ise umumidir.
Bu görevliler arasında olabilmek için "teba" şartının aranmasıyla genel olan bir hükmün tahsis edilmesinin nedeni, şer’î hükümlerin uygulanma kapsamına girmeleridir. Çünkü İslâm Devleti’nin tabiiyetini taşımayanlara yani İslâm diyarını yurt edinmemiş kimselere Müslüman olsalar dahi İslâm hükümleri uygulanmaz. Zira Rasulullah (s.a.v)'in ordu komutanına yaptığı tavsiyeleri arasında şunlar yer almaktadır: "Sonra onları yurtlarından muhacirlerin yurduna göçmeye davet et. Ve onlara şunları bildir: Eğer böyle yapacak olurlarsa muhacirlerin lehine olan, onların da lehinedir. Muhacirlerin aleyhine olanlar onlar için de geçerlidir.” [3]
Bunun anlamı ise şudur: Eğer yurtlarını değiştirmeyecek olurlarsa, lehimize olan onların lehine olmaz ve bizim üzerimizde görev olan da onlar için görev olmaz, Müslüman olsalar dahi. O halde sözü geçen bu durumlar kendilerine İslâm hükümleri uygulanan kimseler içindir. Yoksa şer’î hükme göre icare delilerinin genelliği dolayısıyla İslâm devleti tebaası olmayanların da ücretle tutulmaları caizdir.

[1] Talak: 6

[2] Buhari, 2109

[3] Müslim, 3261; Ebu Davud, 2245; İbni Mace, 2849; Süleyman b. Büreyre’den rivayet edilmiştir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder