Sıkıntı Allah'ın değişmez kanunlarının zarurî gereğidir.
İnsan o kanunlara sarılmadığı zaman sıkıntıya düşer. Hayır da böyle... Eğer Allah'ın cereyan eden kanunu gereğince sana bir sıkıntı gelecek olursa bunu, Allah'tan başka kimse önleyemez. Bu sıkıntı ancak Allah'ın o konudaki kanunlarına uymakla bertaraf edilebilir. Eğer biliniyorsa sıkıntıya sebep olan âmilleri ortadan kaldırmakla sıkıntı da zail
olur. Eğer bilinmiyorsa da doğru yolu göstermesi için Allah'a sığınmakla öğrenilerek bertaraf edilebilir.
Bir de senin amelinin semeresi olarak yine kanunları gereğince Allah sana bir iyilik dileyecek
olursa hiç bir yaratık O'nun bu ihsanını senden alıkoyamıyacaktır.
Bu ihsana ancak kullarından ilâhi kanunlara sarılanlar vasıl olabilirler. Tabiî bu da umumi kanunlar ve meşiyyet çerçevesi dahilinde
olur. "Ve O, Gafûr'dur, R a h î m'dir'... Ne zaman tevbe edilirse geçenleri bağışlar ve kullarına acıdığından onların günahlarını
affeder, tevbelerini kabul eder. Tevbe ettikleri ve doğru yola dön"dükleri zaman onları yarlıgar...
İşte sûrei celîlede yer alan itikadı meselelerin özü bu. Ve peygambere; bunu bütün insanlara açıklaması emrediliyor. Ona yöneltilen hitap bir kalabalık karşısındaki bir sahnede oluyormuş gibi
sunuluyor. Aslında kast olunanlar bu kalabalıklardır. Asıl olanlara tesir edecek duygulandırıcı üslûp bunun için kullanılıyor. Resulullah
bu emirlerle yığınların ve kitlelerin karşısına dikiliyor. Cahiliyetten
kalan bütün artıkları onunla temizliyor. Putçular ve putlarla dolu tarihin karşısına bu emirlerle çıkıyor... Açıkça ilân ediyor bunları... Hem de güçlü ve güvenli olarak... M e k k e'de henüz az bir inanmışlar topluluğu var çevresinde. Dış görünüşü itibariyle bütün
güç ve kuvvet te putçuların elinde...
Fakat dâva bu... Mükellefiyetleri de bunlar... Bu gerçek dâvanın kuvvetli ve güvenilir olması gerekir.
108 — De kî: "ey insanlar, size Rabbinizden hak gelmiştir. Artık kim hidayeti kabul ederse o, ancak kendi faydası için hidayete ermiş, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Ben sizin başınızda
bir bekçi de değilim."
İşte en son ilân... Kesin söz.. Kat'î ayrılık... Herkes kendisi için istediğini seçsin... İşte en son hak... Rabları tarafından gelmiştir kendilerine.
"Artık kim hidayeti kabul ederse kendi faydası için hidayete ermiş, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder