8 Mayıs 2014 Perşembe

RUHBANLIĞA AÇILAN KAPI

İSLAM DÜŞMANLARI VE DİĞER DİN MİSYONERLERİN MÜSLÜMANLARA EMPOZE ETTİĞİ FİKİRLERDEN OLUP RUHBANLAŞTIRILMAYA YOL GÖZTERMELERİ...
Değer ölçüleri" nin islâm noktasından açık ve pürüzsüz
bir şekilde tesbiti, dünya ve âhiret anlayışı için şuurlu bir yolun çizilmesi, dünyaya ve âhirete ait değerler hususundaki her türlü şüphe ve tereddütlerin — arz ile sema arasında yalpalanıp duran —
müslüman kalbden kesilip atılması ve nihayet gönlünü yalnız Allah'a verip, başkasına değil, ancak Ona has bir "kul" olmasını engelleyen karışık düşüncelerin hepsinden arınıp temize çıkması...
Bu, hadisenin bir cephesi..
öte yandan bu hadise bize Resulullahın ve onunla beraber yaşamak mutluluğuna erenlerin hayatlarını apaçık bir şekilde tasvir
etmektedir. Gözler önüne serilen bu hakikatin en güzel olan tarafı,
yaşamış oldukları hayatın bir insan hayatı, "beşer" den bazı insanların, evet beşeriyet sıfatlarından, insaniyet duygusu ve alâmetlerinden soyulmamış bir grup insanın hayatı olmasıdır...
ksele yüksele eriştikleri o eşsiz derecelerine ve Allah için
fanilere gönül vermeyip bütün ihlâs ve samimiyetleriyle Hakteâlânın emrine bağlanmış olmakla beraber, insana has olan duygular,
beşere mahsus olan düşünce ve arzular onların nefislerinde ölmemisti. Fakat o his ve hevesler yücel mış. temiz ve nezih bir hale gelmişti. Sonra, beşerliğın kendine has tabiatı onlarda hüküm sürmüş
fakat o nefis kendilerinin, "kemal" derecelerinin en son basamağına yükselmelerine tabiatıyle mâni olmamıştır.
Peygamber (S.A.) ve Esbabının şaysıyetlerini. beser tabiatının
dışında tasuvvur edişimizden dolayı çoğu zaman hataya düşüyoruz.
Sahabeyi yücelteceğimizi ve zaaf saydığımız şeylerden tenzih edeceğimizi sanarak. Onları beşeri his ve arzulardan teent etmeğe kalkıyoruz.
(BUNLARI DA BİZE İSLAM DÜŞMANLARI EMPOZE ETTİ)
Bu şekildeki düşüncemiz, onlar için gerçeğe uymayan bir suret
çizilmesine yol açıyor. Bir takım pürüzlü halelerle çevrilmiş ve bunların İçinden asıl insanlığının hakikî alâmet ve işaretlerini göremediğimiz bir suret. Bu sebepten, bizimle onların arasındaki beşerî alaka ve münasebet kesiliyor. Ve artık onların şahsiyetten, bizim tasavvurlarımızda gözle görülmez, elle tutulmaz hayallere daha yakın efsanevi birer varlık olarak yaşıyor. Ve biz onları sanki bizden
başka bir mahluk gibi düşünmekteyiz Melekler, yahut onlara benzer, beşeri his ve duygulardan uzak mahluklardır, her halde. Onları
bu şekilde hayal ediş her ne kadar insana hoş ve cazip görünmekte
ise de. böyle tasavvur etmek onları kendi çevremizden çıkarmak
demek olur ki, artık onlara birer öncu ve rehber olarak uymak ve
feyizlerinden istifade etmek imkânı kalmaz Çünkü onlara benzemek veya yaşanılan pratik hayatta onlara fiilen uymak umıdi artık
kesilmiş oluyor. Bu yanlış telakki yüzünden Selefin örnek ve üstün
hayatı, en önemli "muharrik unsuru" nu kaybediyor. Onlara Özenmek, onlar gibi seviyeli, örnek bir hayat sürmek için bütün güç ve
kuvvetimizi seferber etmek.. Bu Da Geçer Ya Hu unsur kayboluyor, yerine de o mümtaz zevatın parlak cemaline hayran olmak hissi kaim oluyor ki bu:
günlük hayatımıza hiç bir şey katmıyan kuru, müphem, gizli ve sihirli bir hisden ibarettir. Üstelik bizimle o büyük simalar arasındaki alâkayı da koparıyor bu his.. Çünkü alâka ve rabıta, ancak onların
da tıpkı bizim gibi bir takım his. duygu ve düşüncelerle muttasıf
olarak yaşamış olduklarını bilmemizin neticesinde vücuda gelir. Şu
kadar kı onlar, bu tabıi hislerini yüceltmişler, bizim gibilerin fikırlerini bulandıran şaibelerden tasfiye etmişlerdir.
Allahulatalnın Peygamberler (S.A.) ini melek ve beşerden gayrı bir mahluktan değil de insanlar arasından seçmiş olmasındaki
hikmeti açıktır. Peygamberler (S.A.) in hayatı ile onlara tabi olanlar arasındaki alâka devam etsin ve bu gibiler bilsinler ki. Peygamberler dahi tıpkı diğer insanlar gibi, beşerî his. arzu ve isteklerle dolu olarak yaratılmışlardır Gerçi onların mübarek kalbi en saf ve temiz olarak yücelmiştir. Bu gerçeği insanlar iyi bilsinler de Peygamberleri, aynen insanın insanı sevdiği gibi sevsinler ve küçük bir kimsenin büyük bir zatı taklit edişine benzer bîr tarzda onlara tâbi olsunlar...
Bunları hakkıyle idrâk etmek, bizimle Peygamber (S-A.) ın şahsiyeti ve Esbabının (R-A.) şahsiyetleri arasında canlı ve sağlam bir bağ kurulmasını sağlar. Bu bağda kalbin sahabeye bağlanması, onları sevip izlerine tâbi olmasını teşvik edici bir kuvvet vardır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder