7 Eylül 2014 Pazar

Mü’minin şiarı: Hikmet mü’minin yitiğidir; nerede bulursa alır.» (Hadîs-i Şerifedir.)

- «Vasat bir ümmettir...» Tasavvur ve i’tikatta. Ne sırf maddeye dalar, ne de tamamen âhirete gömülür. Cesede bürünmüş bir ruh veya ruha sarılmış bir cesed gibidir. Güç ve kuvvetleri birbiriyle kaynaşmış bünyeye, her gıdadan hakkını tam olarak verir. Hayatın imtidâdı için çalıştığı kadar, ma’nen terakki edip yükselmesi için de çalışır. İfrat ve tefrite dalmadan şevk ve arzularını serbest bırakır...

«Vasat bir ümmettir...» Düşünce ve şuurda.. Tecrübe ve marifet kapılarını kapamadığı gibi, bildiği ile de donup kalmaz. Her sese koşmadığı gibi gülünç maymun taklidi de yapmaz. Önce beraberindeki mefkûre ve usule sarılır, sonra fikir ve tecrübelerin neticelerine göz atar. Mü’minin şiarı: Hikmet mü’minin yitiğidir; nerede bulursa alır.» (Hadîs-i Şerifedir.

«Vasat bir ümmettir...» İntizam ve insicamda.. Hayatı tamamen hislerin ve vicdanın emrine terk etmediği gibi, büsbütün tecziye usullerine de bırakmaz. Vicdanı terbiye ve tevcihatlarıyla ulvileştirir. Cemiyet nizamını teşri ve te’dib usulleriyle te’minat altına alır. İkisini birlikte kaynaştırır. İnsanları sultanların kamçısına terk etmediği gibi, vicdanların ilhamıyla da başbaşa bırakmaz.

«Vasat bir ümmettir... Alâka ve irtibatlarda... Ne ferdin şahsiyyetini ve temel dayanaklarını hiçe sayar, ne de onun şahsiyyetini cemiyet ve devletin şahsiyyeti içerisinde eritir. Aynı zamanda, ferdi, kendi menfaatını düşünen, hodbin ve tamahkâr biri olarak terk etmez. Gelişmeye müteveccih hamleleri harekete geçirerek ferdin şahsiyyetini geliştiren hususiyet ve tabiî arzularını serbest bırakır. Bir taraftan taşkınlığın önüne geçecek manialar vaz ederken, diğer taraftan da cemiyete hizmet hususunda ferdin arzusunu harekete geçirecek âmiller yerleştirir. Ferdi cemiyete yardımcı kılan, cemiyete de ferdi himaye eden' vazife ve mükellefiyetler takrir eder.

«Vasat bir ümmettir...» Mekânda... Yerin göbeğinde. Yeryüzünün orta bölgelerinde. Dünyasını İslâmın kuşattığı bu ümmet; şu ana kadar şarktan, garptan, kuzeyden, güneyden yeryüzünün en orta bölgelerinde bulunmaktadır. Ve halen şu durumuyla bütün insanlığı gözetleyerek şehadet vazifesini deruhde etmektedir. Sahib olduğu değerleri yeryüzü sakinlerinden esirgememekte, ruh ve fikir meyvelerini cihana neşr etmektedir. Bu hareketi icra ederken de maddesi ve mânası ortaklaşa çalışmaktadır.

«Vasat bir ümmettir...» Zamanda... Kendisinden önceki beşeriyyetin çocukluk merhalesini nihayete erdirip; kendisinden sonra da, beşeriyyetin aklı rüşt çağını muhafaza eder. Tam orta noktada durup, beşeriyyetin çocukluk çağlarından kalma evham ve hürâfeleri silkip atar. Akıl ve beşeri duygulara meftun olmasını engelleyip, peygamberler devrinden kalma ruhi miraslarıyla, devamlı gelişen aklî hâzinelerini birleştirerek, ikisinin ortasında, doğru yolda yürütür.

Bugün, yine bu ümmetin, Allah'ın kendisine sunduğu bu mevkide olması için, hiç bir mania yoktur. Fakat bu ümmet, Allah'ın kendisi için seçtiği nizamdan uzaklaşmış bâşka prensiplere sarılmış. AIlah boyasından eser olmayan çeşitli boyalara boyanmıştır. Halbuki Allahü Taâlâ, bu ümmetin sadece kendi boyasıyla boyanmasını istemektedir. Bu ümmet İlâhî mes’uliyyetleri yüklenmek ve fedakârlıklara katlanmak için yaratılmıştır. Mükellefiyetler liderliğin karşılığında, mes’uliyetler hakimiyetin karşılığındadır. Şu halde Allah’a bağlanıp, ferağat göstermesi ve ideal kumandaya hazırlanması için elbette fitne ve belâlara maruz kalması gayet tabiidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder