4 Kasım 2014 Salı

TABUDA HAKSIZLIK ETMEYİN

TABUDA HAKSIZLIK ETMEYİN 

Rahman...

Sözü, mânası, tonu ve musikisiyle maksatlı olarak seçilmiştir giriş...

Rahman...

Akisleri bütün kâinatın etrafında çınlayan varlığın dört bucağına kadar süzülen bu tatlı nağmelerle...

Rahman...

Varlık tabakalarında çınlayarak bütün mevcudata seslenen akislerine bütün varlıkların kulak kesildiği, gökleri ve yeryüzünün boşluğunu dolduran, her kulağa ve her kalbe ulaşan yücelerden, hem de çok yücelerden etrafa yayılan sada tufanı...

1 — Rahman Ve birden susuş... Ve âyet son buluyor... Onunla birlikte büyük

haberi beklemek üzere bütün varlıklar da susuyor, lâl kesiliyorlar Bu yüce girişten sonra gelecek habere verilmiş bütün kulaklar...

Ve işte varlığın iç dünyasını sarsan, gözlenen haber gelmiş bulunuyor...

2 — Kur’an’ı öğretti.

3 — İnsanı yarattı.

4 — Ona beyanı öğretti.

5 — Güneş de, ay da bir hesaba göredir.

6 — Bitkiler ve ağaçlar O’na secde ederler.

7 — Göğü yükseltmiş mizanı koymuştur.

8 — Tartıda haksızlık etmeyin.

8 — Tartıyı doğru yapın, tartılanı eksik yapmayın diye.

10 — Yeri insanlar için vaz etmiştir.

11 — Orada meyveler, salkımlı hurma ağaçları vardır.

12 — Yapraklı taneler ve kokulu otlar

13 — öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?

Rahmanın nimetlerinin açıklandığı ilk bölüm bu. Ve işte en büyük ilândan sonra gelen ilk haber...

“Kur’an’ı öğretti...”

Rahman’ın insanlığa rahmetinin en büyük tecelligâhı olan bu bitmez tükenmez nimet... Kur’an... Varlığın temel kanunlarının en mükemmel ve en doğru tercümanı... Gökyüzünden indirilmiş en büyük dünya nizamı... Ona bağlananları büyük varlık manzumesine bağlayan ve inançlarını, düşünce sistemlerini, değer ölçülerini, nizam ve hayatlarını; varlığın üzerine kaim olduğu değişmez esaslar Üzerine oturtan... İnsanlara kâinat kanunlarıyle kolayca anlaşıp uyuşma imkânını veren İlâhî eser...

Onların his ve duygularını bu güzelim kâinat karşısında açık tutup onu ilk defa görüyorlarmış gibi seyrettirerek, hem kendi varlıklarını hem de çevrelerinde bulunan kâinatın varlığını yeni bir ihlasla kendilerine gösteren bu Kur’an’dır. Kur’an, çevrelerinde bulunan kâinatın varlığını yeni bir ihsasla kendilerine gösteren bu Kur’an’dır. Kur’an, çevrelerinde bulunan her şeye bir canlılık, bir dirilik verir. Ve o şeyler insanla karşılıklı bir anlayış ve dostluk havası kurarlar. Ve o zaman insanlar kendilerini dostlar ve arkadaşlar arasında bulurlar, yeryüzünde seyahat ettikleri sürece nereye gider ve nerede ikamet ederlerse.

Kur’an, onların yeryüzünün halifesi olduklarını, Allah ın ikramına nail bulunduklarını göklerin, yerin ve dağların kaçınıp tahammül edemediği emaneti onların taşıdıklarını belirterek insana yüce insanlık hedefini gösterir. İnanmış olmaktan dolayı sahip olduğu yüce değerini iş’ar eder. O imân ki insanların ruhundaki İlâhî nefhayı birden bire canlandırıverir. Ve insan üzerindeki en büyük nimeti gerçekleştirir.

Bunun için zaten sûrei celîlede Kur’an’ın öğretilmesi insanın yaratılışından önce bahismevzuu ediliyor. Çünkü ancak insan denilen bu varlığın insanlığı Kur’an’la gerçekleşir :

İnsanı yarattı.

Ona beyanı öğretti.

Bir süre için insanın yaratılışını bir kenara bırakalım zira ileride bu konu tekrar gelecektir. Ve burada zikredilişinin sebebi de insana öğretilen beyana konu teşkil etmesindendir.

Görüyoruz ki insanoğlu başkalarıyle konuşuyor, sözlerini ifade ediyor, anlaşıyor ve uyuşuyor. Ve biz bu gerçeğe uzun süredir alışkın olduğumuzdan bu İlâhî lütfün azametini ve bu harikanın büyülüğünü unutuyoruz. Kur’an bizi o gerçeğe döndürüyor. Ve değişik yerlerde o gerçeği düşünebilmemiz için uyarıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder