7 Mart 2015 Cumartesi

İSLAM DEVLETİNİN GEREKLİLİĞİ

İşte bütün bunları gerçekleştirmek için peygamberlik makamının bir sultası olması gerekir... 
Evet, nizamı gerçekleştirecek bir sulta... 
Kalblere sistemini infaz ve taatına râm edecek bir sulta... 
Allahü Taalâ — kendi emirleri dahilinde — dinin prensiplerini tahakkuk ettirecek olan peygamberini itaat edilsin diye gönderdi... Evet, Allah”ın nizamını... Hayatın bütün cephelerini kucaklaması için gönderdiği nizamı. Her Resûl Allah tarafından gönderilmiştir. İtaat edilsin diye... Allah'ın izniyle... Çünkü peygambere itaat Allah’a itaat demektir... Şunu hemen belirtelim ki, peygamberler hiç bir zaman mücerret olarak vicdanlara tesir etmek ve ibadet şekillerini bildirmek için gelmemiştir. Bu şekilde bir düşünce Allahü Taalanın Resûlleri gönderişindeki hikmetle hiçbir zaman bağdaşamaz. Zira din, muayyen bir sistemi hayata hakim kılmak demektir... Evet, hayat gerçeklerine hakim kılmak... Aksi takdirde dünyanın düzene girmesi düşünülemez... işte peygamberlerin vazifeleri bunlardır. Yoksa peygamberlik vazifesini dini «vaizlik» ten ibaret sayıp, peygamberide konuşup geçen bir kısım inkârcıların alaya adığı hatipler olarak kabul etmek çok yanlış bir düşüncedir!. / Binaenaleyh Islâm tarihinde ne olmuşsa bu mefkûreyle olmuştur. İslâm dâvası hem çağrı, hem de tebliğ görevini yapmıştır. Aynı zamanda hem hükümet hem de nizam olarak devam etmiştir. Resûlullahın ahirete intikaliyle bu mefkûre, hilâfet şeklinde vazifesini görmüştür. Evet, nizam ve şeriatın kuvvet ve yardımıyle... Allah'ın nizamını gerçekleştirerek... Allah’ta şeriatını hayata uygulayarak... Resûlullaha gösterilen ebedî itaati gerçekleştirmek için... Allah'ın Resûlleri gönderişindeki iradeyi tahakkuk ettirmek için... Bundan başka sûrette kendisine «Din» veya «İslâm» denilen hiç bir tasavvur yoktur ki, ondan nizam şeklinde peygambere itaat sağlanmış olmasın... Zamanla füruât değişmiş fakat asıl yine sabit kalmıştır... İşte, başka nizamlarda bulunmayan hakikat.. Allah'ın sistemine teslimiyet.. Resûlullahın nizamını gerçekleştirmek... Allah'ın şeriatıyle hükmetmek... Tebliğ ettiği hususlarda Resûlullaha itaat... Allahü Taalânın — tenzih ve teşbih ederiz — ulûhiyyetini bir kabul etmek. (Allahtan başka ilâh yoktur) hakikatiyle ilâh olarak yalnız Allah’ı tanımak... Teşri hakkını yalnız O’na vermek, her hususda O’nu mutlak hakim bilmek... Hiçbir hususda O’na şirk koşmamak... Her nasıl olursa olsun, az veya çok hiçbir zaman tağutla hükmetmemek. .. Allah’a ve Rasûlüne dönmek... Yeni karşılaşılan meselelerde hakkında açık nass ve delil bulunmayınca işi Allah’a ve Resûlüne bırakmak... Ve geride dehşetli hüküm...

«Onlar ^kendilerine yazık ettikleri zaman sana gelip Allah dan mağfiret dileseler ve peygamber de onlara mağfiret dileseydi elbette Allahı tevbeleri ziyadesiyle kabul edici ve çok esirgeyici bulacaklardı...»
Şüphesiz Allahü Taalâ her zaman tevbeleri kabul eder. Kullarını en çok esirgeyendir O... İşte Allahü Taalâ — tenzih ve teşbih ederiz — kendini bu vasıflarla tavsif ediyor... Ona dönenler günahlarından arınmış olarak, tertemiz, dönüyorlar. Tevbeleri kabul edilerek... Üstelik Allah’ın rahmetine dalarak... Bu âyeti celîlenin ele aldığı kimselerin elinde büyük bir fırsat vardı. Evet, peygamberin onlara mağfiret dilemesi.. Fakat onlar bu fırsatı kaçırdılar... Allah’ın tevbe kapısı yine de açıktır onlara... Kapanmaz hiçbir zaman. Vadini bozmaz Allah... Daima yerine getirir... Tevbe etmek isteyen varsa işte meydan!... Allah’a dönmek arzusunda olan çıksın meydana!..

Ve işte en sonunda şu kesin, söz götürmez hüküm geliyor. Allahü Taalâ — tenzih ve teşbih ederiz — zatı kibriyasîna yemin ediyor. Hakikati bütün açıklığıyle ortaya seriyor... Mümin bütün işlerinde Allah’ın Resûlünü hakem tayin etmedikçe inanmış sayılmıyor. Resûlulîahın getirdiği ahkâmı istiyerek infaz etmedikçe İIâhî nizama tam bir teslimiyet göstermedikçe inanmış sayılmıyor... Evet, içlerinde bir sıkıntı duymadan... Tereddütsüz kabul etmeden!






1 yorum:

  1. *******************************
    ■Biz peygamberleri ancak, Allah’ın izniyle, itaat olunması için gönderdik. Onlar kendilerine yazık ettikleri zaman sana gelip, Allahdan mağfiret dileseler ve peygamber de onlara mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı, tevbeleri ziyadesiyle kabul edici ve çok esirgeyici bulacaklardır.»

    Bu bir hakikatin ölçüsü... Peygamber mücerred olarak koşup giden bir «vaiz» değildir. Dinin ve peygamberlik vazifesinin mahiyetini bilmeyen budalalar konuşur ancak bunları... Din, bir hayat nizamıdır. Evet, hayatın pratik sistemidir. Teşkilâtıyle tanzimatıyle, âdab ve ahlâkî değerleriyle, düşünce ve ibadet, mefhumlarıyle ' pratik bir hayat nizamıdır...

    İşte bütün bunları gerçekleştirmek için peygamberlik makamının bir sultası olması gerekir... Evet, nizamı gerçekleştirecek bir sulta... Kalblere sistemini infaz ve taatına râm edecek bir sulta... Allahü Taalâ — kendi emirleri dahilinde — dinin prensiplerini tahakkuk ettirecek olan peygamberini itaat edilsin diye gönderdi... Evet, Allah”ın nizamını... Hayatın bütün cephelerini kucaklaması için gönderdiği nizamı. Her Resûl Allah tarafından gönderilmiştir. İtaat edilsin diye... Allah'ın izniyle...

    YanıtlaSil