11 Ağustos 2015 Salı

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Resmi Web Sayfası -Hizb-ut Tahrir'den Genel Olarak İslâm Ümmetine Özel Olarak Güç ve Kuvvet Ehline Sondan Önceki Çağrı

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Resmi Web Sayfası -Hizb-ut Tahrir'den Genel Olarak İslâm Ümmetine Özel Olarak Güç ve Kuvvet Ehline Sondan Önceki Çağrı

Ey Müslümanlar! Özellikle Ey Güç ve Kuvvet Ehli!

Size daha önce iki defa çağrıda bulunduk:

Birincisi: 20 Rabiu's Sânî 1385 / 17 Ağustos 1969'da yani bundan yaklaşık 50 yıl önce idi. Bu çağrı, Müslümanlar nazarında İslâm'ın fikir ve hükümlerine olan güven için tehlike çanları çaldığına dikkat çekmekten ibaretti. Çünkü bu güven sarsıntısının Müslümanlar arasında gözle görülür bir vakıası vardı! Hizb-ut Tahrir, halkına yalan söylemeyen bir liderdir. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir, İslâm'ın fikirlerine yeniden güven kazandırmak için bu uğurda elinden gelen çaba ve mücadeleyi sarf etmiştir. Bu konuda son derece de başarılı olmuştur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.

İkincisi: 28 Receb 1426 / 2 Eylül 2005'de, yani bundan on yıl önce idi. O zaman bu çağrı, çok sıcak ortamlarda olmuştu. Başta Amerika olmak üzere Batı, yıllarca Müslümanlar arasında oluşturmak istedikleri güven sarsıntısının, Hizb ve diğer samimi Müslümanlar tarafından bertaraf edildiğini ve Müslümanların da adım adım Hilâfet için çalışmaya doğru yöneldiklerini görünce, bazen doğrudan, bazen de ajanlarının elleriyle Hizbe olan saldırılarını arttırmıştı. Buna İslâm'a ve Müslümanlara olan kinlerinden dolayı Irak ve Afganistan'da ilan ettikleri Haçlı savaşlarını da eklediler. İkinci çağrımızda, Amerika önderliğindeki Batı'nın, Hilâfet ve özelde Hilâfet için çalışanlara, genel olarak da tüm Müslümanlara olan düşmanlıklarını açıklamış, İslâm düşmanlarının, Müslümanların Hilâfet'e doğru yürüyüşlerini engellemek istediklerini belirtmiştik. Sonra da İslâm'ın hükümlerine bağlandıklarında, Allah'a ve dine samimi olduklarında, Aziz ve Kaviyy olan Allah'a dönüp tövbe ettiklerinde Müslümanların onları yenebileceklerini söylemiştik.

Sondan bir önceki bu çağrımızı da; kahir ekseriyet Müslümanlar nazarında Hilâfet'in kamuoyu olduğu bir zamanda yöneltiyoruz. Geriye sadece Allah'ın izniyle Ensar gibi Ensarlar, Sa'd gibi Sa'dlar kaldı... Bunlar öyle kişilerdir ki Hilâfet için çalışanlara yardım ederek dinlerine yardım ederler. Hizb-ut Tahrir'e yardım ederek İkinci Râşidî Hilâfet'e, Allah vaadini gerçekleştirmek için ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere Hilâfet'e yardım ederler. وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ "Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanları yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını vadetti.[Nur 55] Bu ceberut saltanattan sonra Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesi vardır.... ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ نُبُوَّةٍ "...Daha sonra ceberut bir saltanat olur, o da Allah'ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilâfet olacaktır."

- Sondan bir önceki bu çağrıyı, sizlerin iyiliğini istediğimiz için yöneltiyoruz. Haydi, koşun ey Müslümanlar! Koşun ey güç ve kuvvet ehli! Davet ve nusrete katılın. Hizb-ut Tahrir ile Hilâfet'in kurulmasına koşun. Sadece ona tanıklık etmeyin. Bugün Hizbin saflarına katılarak elde edeceğiniz hayır ve sevap, her hayır hususunda olsa dahi bugünden sonra saflara katılarak elde edeceğiniz sevap ve hayır gibi olmayacaktır.     لا يَسْتَوِي مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ أُوْلَئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ الَّذِينَ أَنفَقُوا مِن بَعْدُ وَقَاتَلُوا وَكُلاً وَعَدَ اللَّهُ الْحُسْنَى وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ "İçinizden, fetihten önce harcayanlar ve savaşanlar bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı vadetmiştir. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır[Hadid 10]

- Sondan bir önceki bu çağrıyı, sizlere yöneltiyoruz ki Aziz ve Cebbar olan Allah'tan başkasından korkmayın. "Size yardım edecek olursak, Amerika ve arkasındaki Batı karşımızda duracaktır" demeyin. Çünkü iman edenler, barınak ve yardım sağlayanlar karşısında, onların duruşu yok olup gidecek, belleri kırılacaktır. وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ "Mü'minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır." [Rum 47]

- Sondan bir önceki bu çağrıyla size izzeti, düşmanlarınıza da zilleti hatırlatıyoruz. Sizler; Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak da Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e iman eden Müslümanlarsınız... Siz Rabbinizle güçlüsünüz. لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ "Allah'tan başka güç yoktur." [Kehf 39] Dininizle izzetlisiniz. وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ "İzzet, Allah'a, Rasûlüne ve mü'minlere aittir.[Münafikun 8] Sizler, Râşitlerin, Endülüs'ü fethedenlerin ve İslâmî hadaratı orada yayanların torunlarısınız. Sizler, bir Rum'un haksızlığına uğrayan, bunun üzerine yetiş ya Mu'tasım diye haykıran bir kadının imdadına yetişmek için kalabalık bir orduya komutanlık eden Mu'tasım'ın torunlarısınız. Sizler, Müslümanlar ile olan antlaşmasını bozduğu için Rum kralına işitmeden önce göreceği bir ordu ile yanıt veren Harun Reşid'in torunlarısınız. Haçlıları hezimete uğratan Selahaddin'in torunlarısınız. Tatarları yenen Kutuz ve Baybars'ın torunlarısınız. Allah'ın İstanbul'un fethi ile onurlandırdığı genç komutan Fatih Sultan Mehmed'in torunlarısınız. Rasûl şöyle buyurdu:فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ "Komutanı ne güzel komutan, ordusu da ne güzel ordudur." Esir olan krallarını kurtarmak için Fransa'nın kendisinden yardım istediği Kanûni Sultan Süleyman'ın torunlarısınız. Halife III. Selim'in torunlarısınız. Onun döneminde ABD, Amerikan gemilerinin Akdeniz'den güvenli bir şekilde geçişine izin verilmesi için Cezayir valisine yıllık vergi ödüyordu. Yahudilerin devlet hazinesine sunduğu milyonlarca altına kanmayan, Yahudilerin Filistin'de yerleşmelerine izin vermek için uluslararası toplumun baskılarından korkmayan Sultan Abdülhamid'in torunlarısınız. Hatırlayın o meşhur sözünü: "Filistin'in Hilâfet Devleti'nden ayrıldığını görmektense, bedenimin lime lime doğranmasını yeğlerim. Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün gelir de Hilâfet Devleti yıkılırsa o zaman Filistin'i bedelsiz alabilirler." Allah rahmet eylesin ne kadar ileri görüşlüymüş. Gerçekten Hilâfet yıkıldıktan sonra onun dediği gibi oldu. Zira ajan yöneticiler, Filistin'i peşkeş çektiler ve onu Yahudilere teslim ettiler. Hatta onların bekçiliğini yapıyorlar. Kâfirler, bu Halife ve İslâm Devleti'ne karşı şiddetli entrikalar kurmalarına rağmen on dokuzuncu yüzyılda [1890] bir İngiliz vatandaşı tarafından İslâm karşıtı bir şey yayımladığı için dönemin süper gücü İngiltere'yi, Osmanlı'nın Londra Büyükelçiliğine resmî özür sunmak zorunda bırakmıştı. Bugün ise âlemlerin Rabbinin kelamı olan Kur'ân'ı Kerîm, kâfir Batı ve Yahudiler eliyle kirletilmesine rağmen ne bir özür ne de onun benzeri bir şeyle karşılaşılmamaktadır. Çünkü Kur'ân'ı anayasa olarak kabul eden ve bir kısmına karşılık dahi olsa ona hakaret eden kâfirlere karşı devletin tüm imkânlarını seferber eden Müslümanların bir Halifesi bulunmamaktadır.

İşte Hilâfet ve Hilâfet'in gölgesi altında Müslümanlar böyleydi. Atalarınız ve onların amelleri böyleydi ey Müslümanlar! Sizler de onların torunlarısınız. Haydi, gelin onların uyduğu hakka siz de uyun. Onların yakaladığı izzeti siz de yakalayın.

- Sondan bir önceki bu çağrıyla daha önce de dediğimiz gibi siz Allah'ın izniyle düşmanlarınızı hezimete uğratabilirsiniz. Çünkü sömürgeci kâfir devletler, dev gibi gözükseler de aslında zayıftırlar. Büyük silahlara sahip olsalar da büyük adamlara sahip değildirler. Adamsız silahın, iman eden bir grup karşısında pek etkisi olmaz. Bu grup düşmanın silahına sahip olmasa da ondan daha şiddetlisine sahiptir. Hilâfet'in düşman kâfirler ile yaptığı savaşlar bu gerçeği doğrulamaktadır. Müslümanlar maddî güç açısından zayıf olsalar da tek başına maddî güç üstünlüğü savaşta Müslümanları yenmek için yeterli değildir. Çünkü onların canlı ve sahih bir akideleri var. Onlara savaşta güç verir. Bugün Amerika ve zalimler bu gücün farkında değiller ama Allah'ın izniyle Hilâfet şafağı doğup da zafer üstüne zafer elde ettiğinde bunu yakinen gözleriyle göreceklerdir. Hilâfet zorbaları yurtlarına hapsedecektir, tabii yurtları kalırsa... وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ "Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.[Sâd 88]

- Sondan bir önceki bu çağrıyı size yöneltiyoruz ki: Sizden yardım istiyoruz, gelin bize yardım edenlere katılın. Elimizi size uzatıyoruz ki onu sımsıkı tutun! Güç ve kuvvet ehlimiz arasına katılın. İşte kervan hareket etmek üzeredir, haydi kervana katılın. وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا "Ne zamanmış o? diyecekler. De ki: Yakın olsa gerek![İsra 51] Biz Allah'ın yardım edeceğinden eminiz. وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ "O gün Allah'ın zafer vermesiyle mü'minler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir." [Rum 4-6]

Ve's Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
- See more at: http://hizb-turkiye.org/index.php/contents/entry_1308#sthash.v0YV8hGU.dpuf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder