12 Aralık 2013 Perşembe

Beşer fıtratı bir dine bağlanmak ve bir ilâha inanmak ihtiyacındadır.

Beşer fıtratı bir dine bağlanmak ve bir ilâha inanmak ihtiyacındadır. Hattâ bu fıtrat bozulmamış sapasağlam duruyorsa ve müstakim
olarak hareket ediyorsa kendi içinde bir tek Allah'a yönelme arzusunu hisseder. Ve bu bir tek ilâhın varlığını kuvvetlice anlar...
Ayrıca sağlam bir inancın asıl vazifesi bir ilâha ihtiyaç duygusunu
ortaya çıkarmak değildir... Çünkü bu duygu onun fıtratında vardır. Sağlam bir inancın asıl vazifesi insanın tapındığı ilâhı konusundaki düşüncesini tashih etmek ve bu ilâhın tarifini dosdoğru yapmasını sağlamaktır. Evet bütün gerçekleri ve vasıflariyle tarifini yapmak, tanıtmaktır. Yoksa O'nun varlığını belirtip ispat etmek değil. 
Bir de ulûhiyetin insan hayatındaki zaruri gereklerini tarif etmesi gerekir. Ki bunların başında gerçek Rabbın kim olduğu, hâkimiyetin ve üstünlüğün kime ait olduğu hususları gelir. 
Bîr ilahın varlığı hususunda şüpheye düşmek veya inkâra dalmak aslında insan yapısındaki bozukluğun ve insan fıtratında mevcut olan alıcı
verici cihazların muattal kalmış olmasının kesin delilidir. 
Şu halde bu hastalık basit münakaşa ve demagojilerle çözümlenemez.
Hem bu; tedavi çaresi de değildir...
 Bir kere bu kâinat mü'min ve müslüman bir kâinattır. Yaratanını bilir ve O'na boyun eğer. Kâinatta bulunan her şey O'nu hamd ile teşbih eder. 
Yalnız bir takım insanlar bu noktada istisna teşkil
ederler..". "İnsan" da çevresini iman ve islâm çığlıklariyle çınlatan, teşbih ve secde çağıltılarıyla sarsan kâinatın içinde yaşar. Bu sese
onun da bütün vücut yapısı ve bedenin hücreleriyle birlikte atomları bu teşbih hareketine katılır. Ve tabii bileşimi, yapısı itibariyle
her hareketinde insan Allah'ın kâinata koyduğu değişmez kanunlara uyar ve uymak zorunda kalır. Fıtratı bu çığlıklara katılmayan,
içinden bu duyguları geçirmeyen ve kendi içindeki ilâhi kanunları göremiyen, kâinata serpiştirilen fıtri dalgaları alamayan alıcı verici
cihazlan bozulan bir varlık bütün aletleri bozulmuş veya muattal kalmış bir varlıktır ve dolayısiyle onun kalbine ve aklına mücadele veya demagoji yoluyla  girmek imkân haricidir.  

Bu varlığı tedavi etmenin yegâne yolu önce onun alıcı verici cihazlarını tamir temek,
uyarmak ve fıtratının derinliklerinde gizlenmiş bulunan kabiliyetlerini harekete geçirerek yeniden çalışır duruma getirmektir..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder