12 Aralık 2013 Perşembe

İMAN ETMEDE ZORLAMA YOKTUR AMA İMAN ETTİKTEN SONRA İMANIN KURALLARINA,İMAN EDEN KİŞİYİ ZORLAMAK VARDIR.

Hikmeti ilâhi şu insan denen varlığın hem hayra hem de şerre, hem hidayete hem de dalâlete müsait şekilde yaratılmasını irade buyurmuştur. 
Her iki yolu da seçecek bir irade vermiştir ona. Ve o, eğer ledünni kabiliyetleri' ni duygu ve idraklerini güzel kullanabilirse gerek kâinatta gerekse
insan nefsindeki hakikatleri ve hidayet delillerini anlamaya doğru tevcih ederse muhakkak iman eder ve bu imanı sayesinde kurtuluşa erer. 
Aksi takdirde, yani derûnî duygularını muattal bırakır, idrâk ve duygu kabiliyetlerini boşluğa atar ve imana götüren delillerden mahrum ederse, kalbi katılaşır, kafası donuklaşır ve neticede inkâra ve ilhada sürüklenir. 
En sonunda da Allah'ın yalancılar ve inkarcılar için takdir ettiği azaba dalar...
Şu halde inanmak tamamen insanın iradesine terkedilmiştir. Ve peygamber hiç kimseyi zorla inanmaya sevkedemez. Çünkü kalble
ilgili duygularda, vicdanın içinden gelen seslenişlerde zor ve baskının yeri yoktur...
"öyle iken insanları iman etmeye sen mi zorlayacaksın?"
İMAN ETMEDE ZORLAMA YOKTUR AMA İMAN ETTİKTEN SONRA İMANIN KURALLARINA,İMAN EDEN KİŞİYİ ZORLAMAK VARDIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder