"Her canlı ölümü tadacaktır."
İşte değişmez bir hayat kanunu...
Ve istisnası bulunmayan geçerli bir hüküm...
Canlılar bu ölümü tadmayı her zaman hesapta
bulundurmalıdırlar. Bu zarurîdir.
Her canlının sonu nihayet ölmektir. Yeryüzündeki kısacık seyahattan ve gezintiden sonra her varlık ölecektir. Ve hepsi en sonunda Allah'a döndürülecektir. Fakat insanoğlu bu gezinti esnasında hayır ve şerle karşılaşmaktadır. Bütünüyle bunlar bir imtihan ve tecrübe içindir:
"Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz."
Kötülük ile imtihan bilinen bir husustur. İmtihana giren kişinin dayanma gücü ve sıkıntılara sabretme takati, Rabbine olan güveni, Allah'ın rahmetini ümit etmesi, bu kötülükle yapılan imtihanın sonunda ortaya çıkar. İyilikle yapılan imtihana gelince, bu noktayı biraz açıklamak gerekecektir.
ya Her ne kadar bazı kimseler kötülükle yapılan imtihanın daha zor olduğumu sanmakta iseler de, şüphesiz ki hayırla yapılan imtihan
çok daha zordur.
Zira bir çok kişi kötülükle yapılan imtihana dayanır ama iyilikle yapılan imtihana dayananların sayısı, hem de çok azdır.
Hastalığa ve zayıflığa dayanan çok kişi vardır. Ama sağlık ve kudret imtihanında başarı gösterip dayananlar çok azdır.
İnsanın organik yapısından gelen heyecan verici güçlere karşı hâkim olup nefsinin dizginini tutması ve onu yenmesi zor, hem de çok zordur.
Pek çok kişi fakirliğe ve mahrumiyete dayanır ve bu uğurda kendisini heba etmez, alçalmaz. Ama servete ve bolluğa dayanan, hayatin eğlencelerine karşı diren,Şehvet ve arsuların baskısına tahammül
eden az, hem de çok az kişî vardır.
Pek çok kişi işkence ve eziyetlere tahammül eder. Tehdit ve kor kutmalara aldırmaz ve korkmadan dayanır. Ama makam, servet,mertebe, eğlence, aldatıcı arzulara karşı dayananlar ve direnenler
az, hem de çok azdır.
Savaş ve mücadeleye tahammül edenler çoktur ama keyif ve istirahat karşısında direnen ve sabreden pek azdır. Eğlenceye dalıp boyunları eğen, ihtiraslara tutulmayan kişiyi çalışmaz hale getirip
gevşeten ve ruhları zillete duçar kılan gevşekliğe kapılmayan çok az kişi vardır. Doğrusu şiddetlerle denenmek çoğu kere büyüklenmeye
teşvik eder. Sinirleri gerginleştirir, mukavemet duygusu verir ve o zaman insan bütün gücüyle toplanarak şiddetleri göğüslemeye, ve karşı koymaya çalışır. Gevşekliğe gelince sinirleri uyutur, mukavemet ve uyanıklık gücünü yok eder.
Bunun için zaten bir çokları sıkıntılı merhaleleri başarıyle geçerler, rahat merhalelerinde tıkanır kalırlar. Ve bu imtihanda muvaffak olamazlar. İnsanların tabiî bir durumudur bu. Elbette ki Allah'ın muhafaza buyurdukları bunun dışındadır. Nitekim onlar hak"
kında Resulullah (S.A.) buyurur ki:
"Ne gariptir şu müminin durumu ki, onun yaptığı her şey hayırdır. Bu durum mü'minden başka hiç kimsede bulunmaz. Mü'mine bolluk erişince şükreder. Bu onun için hayırlı olur. Sıkıntıya düşüncede sabreder, yine kendisi için hayırlı olur." Ne yazık ki bunlar az,hem de çok azdırlar. Şüphesiz ki hayır anında uyanık davranıp dikkatli olmak şer imtihanında uyanık davranmaktan çok daha önemlidir. Her iki durumda da yegâne teminat Allah'a bağlanmaktır:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder