Onlar da: "Babalarımızı bunlara tapar bulduk" demişlerdi.
Bu cevap, ruhların ve akılların donuk ve ölü kalıplar içerisine sıkılaşarak katılaşmasının ifadesidir. Bu ölü geleneklerin karşısında
imanın hürriyeti, geniş ufukluluğun verdiği enginlik ve düşünce ve her şeyi ananevi değerleri ile değil, gerçek değerleriyle değerlendiren doğru görüş bulunmaktadır. Aslında Allah'a iman örfî hurafelerden ve hiç bir esasa dayanmayan katılaşmış adetlerden bir takım
kutsal saydıkları mitolojilerden kurtulup tam hürriyete kavuşmanın ifadesidir.
O, "and olsun ki sizler de. babalarınız da apaçık bir sapıklık İçerisindesiniz." dedi.
Babalarının bunlara tapınması bu putlarda bulunmayan bir değeri ifade etmez. Hakları olmadan bir kudsiyet izafe etmeyi gerektirmez.
Zira değerler, ataların geleneğinden ve taklidinden doğmaz.
Bilakis hür ve engin bir sağlamlıktan neşet eder. Hz. İbrahim onlara bu derece kesin bir açıklıkla karşı koyunca başlıyorlar sualler yöneltmeye:
Onlar: "Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa şaka mı ediyorsun?" dediler.
Bu soru sarsılmış inanç sahiplerinin inandıklarına güvenmeyip, inandıkları şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu kestiremeyenlerin soracakları sualdir. Ayrıca fikren ve ruhen muattal olmuş hurafe ve
geleneklerin tesiri altında ezilmiş kimselerin tevcih edecekleri bir sorudur.
Bir kere onlar hangi sözün doğru olduğunu bilmemektedir.
Halbuki ibadet sarsak bir evhama ve hiç bir delile dayanmayan hurafeye istinat etmez. Kesin bilgiye dayanır. İşte akıl ve vicdan istikametini tutarak açık ve parlak tevhit akidesine bağlanmayanlara
her zaman düştükleri ve yüzdükleri bataklık burasıdır.
i -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder