"Müslümanların, ümmetin maslahatlarının olduğu yerde durmak, daha büyük felaketleri önlemek için ehvenişeri tercih etmek” söylemine gelince;
Bu söylemin bir İslami dayanağı yoktur. Maslahat da ehvenişer tercihi de meşru zeminde ve çerçeve içerisinde söz konusu olabilir. Müstakil olarak hükme esas yani delil olamazlar. Mesela bulaşıcı bir hastalığa müptela olmuş bir grup koyunu, bütün sürüyü kurtarmak ya da başka sürüleri kurtarmak için telef etmek ehvenişer tercihidir, hem de maslahat gereğidir. Ya da bütün vücudu kurtarmak için kangren olmuş bacağın kesilmesi ehvenişer tercihidir.
Bu ve benzeri hususlar aslı mübah olan alandaki maslahat ve ehvenişeri/ şerrin hafif olanını tercih esaslı davranış örnekleridir. Bu, hayatın esası haline getirildiği zaman; haramlar, batıllar ve küfürler arasında tercihe kadar genişletildiği hatta hayatın esası kılındığı zaman din diye bir şey kalmaz. Tağutlar arasında tercih, çakma ilahlar arasındaki tercihtir. Küfür arasında, batıllar, günahlar arasında ehvenişer tercihi asla söz konusu edilemez, Müslümanların maslahatı olsa da. İsyanın ahiretteki karşılığı günahtır. Allah’u Teâla ise; günah ile maslahat/ menfaat/ fayda çatıştığı zaman günaha dikkat çekmiş maslahattan dolayı günahı işlememeyi emretmiştir:
يَسْأَلُونَكَ عَنْ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَا أَكْبَرُ مِنْ نَفْعِهِمَا
“Sana şaraptan ve kumardan sorarlar. De ki; Her ikisinde de büyük günah ve insanlar için bir takım menfaatler / faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı menfaatından daha büyüktür.” (Bakara: 219)
Görüldüğü gibi Allahu Teâla bu ayet-i kerimesinde menfaati değil günahı esas kılmıştır. Demek ki bir hususta insanlar için bazı menfaatlar ve günah çatışabilir. O halde tavır ne olmalı? Elbette ki günah işlemeyip menfaat terk edilmelidir. Zira bir müslüman için asıl menfaat Ahirette günah ile Rabbının huzuruna çıkmamasıdır.
Demokratik partiler; laikliği, demokrasiyi, cumhuriyeti ve onların değerlerini, fikirlerini benimsediklerini açıkça beyan ediyorlar, bunları savunmak, uygulamak için bazı maslahatlar ve kolaylıklar sağlamak vaadi ile Müslümanlardan destek istiyorlar. Müslümanlar bu şeytani vaade karşılık ya da onlardan daha beteri gelmesin diyerek o desteği verirlerse, şeytanın güdüm alanına girmiş olarak günah işleme pahasına maslahatı, ahirete karşılık dünyayı tercih etmiş olurlar. Dolayısıyla Allah’u Teala’nın şu ikazlarına muhatap olurlar:
وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَى بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
“Hayır siz, dünya hayatını seçip üstün tutuyorsunuz. Ahiret ise daha hayırlı ve daha süreklidir.“ (A’la: 16-17)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder