24 Mart 2014 Pazartesi

İşte insan ruhu bu..!!! Aklını çalıştırmadan nefsini devreye sokar..!!!

46 — Salih dedi kî: "Ey kavmim, niçin iyilikten önce çarçabuk kötülük istiyorsunuz? Acınasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı?"
Onların kalbi o şekilde bozulmalıştırmadan nefsiniuştu ki: "Allah'ım eğer bu senin
katından gelme bir gerçek ise üzerimize gökten taş yağdır. Veya bize acıklı bir azap indir" diyorlardı. Halbuki bunun yerine: "Allah'ım
eğer bu senin katından gelme bir gerçek ise bize İman ve tasdik nasib eyle" demeleri gerekirdi.
İşte böyleydi Salih peygamberin kavmi. Peygamberlerinin
kendilerini rahmet yoluna çekmek istemesine rağmen onlar rahmet
yolunu seçmiyor, tevbe ve istiğfarı tercih etmiyorlardı. Ondan ve
kendisine inananlardan sıkıntı duyduklarını belirterek onlardan rahatsız olduklarını bildiriyorlardı:
47 — Dediler ki: "Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık."
Uğursuzluk hurafe ve vehimler peşinde koşan bilgisiz ve beyinsiz kavimlerin bir alışkanlığıdır. Zira onlar hurafelerin peşinde koştuklarından imanın açıklığına sahip olamazlar. İçlerinden birisi herhangi bir şeyi yapacak olduğu zaman bir kuşu uçuruyor ve onun peşinde koşarak işaret ediyordu. Kuş şayet sağından* soluna gidecek
olursa bunu mutlu bir haber olarak kabul ediyor ve o işi yapıyordu.
Ama kuş solundan sağına doğru koşacak olursa bunu uğursuzluk sayarak başına bir kötülük gelmesini bekliyordu. Halbuki kuş gaybı
ne bilirdi. Onun kendi iç güdüsüne göre yaptığı hareketler bilinmezliklerden nasıl haber getirebilirdi? Ama işte insan ruhu bu. Bilmediği, göremediği ve ölemediği bilinmez ve görülmez şeylere dayanmadan yaşayamaz bir türlü... Şayet bilmediği ve görmediği noktaları görünmezlikleri ve bilinmezliklere bilen Allah'a imana dayanmazsa mutlaka hiç bir sınır tanımayan, akıl ve mantık kaidelerine
uymayan, insana huzur ve güven temin etmeyen hurafe ve evhama
dayandıracaktır.
Hatta günümüzde Allah'a iman etmekten kaçanlar, görmedikleri bîr şeye inanmayacaklarını belirtenler ve bunu bilginlik olarak kabul edenler bu yüzden ilmi esasa dayanmayan hiç bir dini hurafeye
istınad etmeyeceklerini söyleyenler, evet işte bu yüzden Allah'a, dine ve bilinmez, görünmez gerçeklere İnanmayanlar bile... 
Bakıyoruz ki, onüç rakamına ayrı bir değer veriyorlar, önlerinden kara kedinin
geçmesini ve bir kibrit çöpünden birden fazla alevin çıkıvermesini
ve daha ardı arkası kesilmez yığınlarca sakat ve gülünç hurafeleri
kabul etmektedirler. Zira onlar fıtrat gerçeğine karsı diretmek istiyorlar. İnsan fıtratı İman açlığı ile dolu olduğundan asla ondan İstiğna etmez. Daha insan ilminin henüz ulaşamadığı bir takım kainat
gerçeklerini açıklama konusunda iman esasına dayanması gerektiğini ve bir takım gerçeklere hiç bir zaman ulaşılamayacağını, çünkü
beşer takadının çok üstünde ve insanın ihtisas sahasının çok ötesinde
bulunduğunu bilmemektedirler. Allah yeryüzüne insanı halife tayin
ederken onun bu görevini ifa edebilmesi için yeterli olan kabiliyet
ve istidat ile takviye edebilmesini irade buyurmuştur.
Salih peygamberin kavmi o gülünç evham ve hurafe bataklığına dalmış olmanın ifadesi olan cahilane sözleri sarf edince peygamber Salih (A.S.) onları kesin gerçeklerin aydınlığına, apaçık hakikatlere ve karanlıklardan, kapalılıklardan uzak gerçeklere
tevcih ediyor ve bunlarla karşılık veriyor:
"O da uğursuzluğunuz Allah kalındadır, dedi*"
Sizin şansınız geçmişiniz ve geleceğiniz Allah kalındadır. Allah
bir takım kanunlar koymuş, insanlara bir kısım emirler buyurmuştur
sonra insanlığa aydınlık yolları göstermiştir. Kim Allah'ın  kanunlarına uyar, hidayetini izler ise orada hayır vardır., Hiç bir kuşu rahatsız etmeye gerek yoktur bundan sonra. Ama kim de Allah'ınkanunlarından inhiraf eder, doğru yoldan saparsa orada da şer vardır. Yine bu durumda uğursuzluğa ve kötüye yormaya ihtiyaç yoktur.
"Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz."
Allah'ın nimetiyle İmtihana çekiliyor ve başınıza gelen hayır ve
şerden ötürü deneniyorsunuz. Binaenaleyh uyanık bulunmak, ilâhi
kanunları gözetmek, hadiseleri izlemek ve onların ötesindeki imtihan ve denemeleri düşünmek en sonunda hayrın gerçekleşmesi için yeterli şeylerdir. Yoksa Allah'ın yarattığı kuşlardan ve insanlardan uğursuzluk veya benzeri şeyler araştırmaya gerek yoktur.
Böylece sağlam islam akidesi insanları meseleleri değerlendirme konusunda aydınlığa ve doğru yola sevkediyor. Kalbleri uyanıklığa ve çevrelerinde olup bitenleri düşünmeye tevcih ediyor. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder