5 Nisan 2014 Cumartesi

"Allah'ın sana İhsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun."

Gerçekten de Allah hayatın güzelliklerini insanlar ondan faydalansın ve yeryüzünde çalışarak onu elde edip hayatın gelişmesini ve
ilerlemesini sağlasınlar, böylelikle de İnsanoğlunun bu yeryüzündeki
- halifelik görevi tahakkuk etsin diye yaratmıştır. Ancak bu nimetlerden istifade ederken gayeleri hep ihiret olmalıdır. Ahıret yurdunu
unutmamalı ve dünya nimetlerinden faydalanırken ahıretin mükellefiyetlerini ihmal etmemelidir. Bu gibi durumlarda dünya nimetlerinden İstifade etmek hakiki nimet sahibine bir nevi şükürdür.
Verdiği nimetleri kabullenip faydalanarak O'na teşekkür etmek anlamına gelir ki" Allah'ın neticede cennetle mükafatlandıracağı emre
itaatin bir şeklidir.
Böylece işte İslam nizamı insan hayatında bir denge ve ahenk
kuruyor ve onun, mahrumiyetlerin yer almadığı, fıtri değerlerin
çiğnenmediği normal ve dengeli bir hayat yaşarken devamlı ruhi
yüceliklere çıkmasını mümkün kılıyor...
"Allah'ın sana İhsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun."
Şu elindeki mal Allah'ın bir lütfü ve ihsanıdır. Öyleyse sen de
ona ihsanla mukabele et Allah'ın verdiği nimetleri kabullenerek ihsan ettiğini göster. Onu harcarken iyi yere harca ve yaratıklara onunla İhsan ettiğini belirt. Nimetini düşünerek iyice kavra ve böylece
şükürle ona ihsan et
"Yeryüzünde bozgunculuk arama." Zulüm ve algınlıkla bozgunculuk yapma. Allah'ın sana verdiği nimetlerden ahiret yurdunu ve
ilâhi murakabeyi gözetmeksizin har vurup harman savurarak fesat
peşinde koşma. İnsanların içini kin, haset ve nefretle doldurarak fesat arama. Malını gerektiği gibi kullanmayarak veya gerektiği gibi
tutmayarak fesat peşinde koşma.
"Doğrusu Allah bozguncuları sevmez.-" Tıpkı şımarıkları sevmediği gibi.
İşte böyle demişti kavmi Karun'a Ama o bütün bunları tamamen bozgunculuk ve fesatçılık anlamına gelen bir tek cümleyle
reddedmişti:
Demişti ki:   Bu bana ancak bende alan bilgiden ötürü verilmiştir"




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder