10 Nisan 2014 Perşembe

Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu kendine yuva yapan örümceğin misali gibidir. Evlerin en çürüğü muhakkak kî örümceğin yuvasıdır. Keşke bilselerdi.

41 — Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu kendine yuva yapan örümceğin misali gibidir. Evlerin en çürüğü muhakkak kî örümceğin yuvasıdır. Keşke bilselerdi.
42 — Doğrusu Allah kendini bırakıp ta tapındıkları şeyi bilir.
O,   Aziz dir,   Hakim dîr.
43 — işte misaller. Biz onları insanlara veriyoruz. Onları ancak
bilenler anlar.
Gerçekten de bu tasvir çok tuhaf bir şekilde mevcudattaki güçlerin gerçek durumunu canlandırmaktadır. Ancak çoğu kere insanlar bu gerçek durumdan habersiz bulunarak her konuda yanlış değerlendirme yapıyorlar. Münasebetlerini tanzim konusunda bozuk
düşüncelere dalıyorlar, her türlü ölçüleri şaşırıyorlar, o zaman nereye gideceklerini, ne yapacaklarını, neyi alacaklarını ve neyi atacaklarını bilmiyorlar.
Tabiatıyle bu durumda gözlerinin gördüğü güçleri ve kudretleri
yeryüzünün asıl gücü ve kudreti olarak kabul ediyorlar. Hep ona
yöneliyorlar, ondan sakınıyor ve endişe duyuyorlar. O güçlerin eziyetlerini defedebilmek için onları memnun etmeye veya oralarda
kendileri için bir sığınak temin etmeye çalışıyorlar. Bazı kere mal
gücü insanı aldatır. Ve herkes insanların kaderlerine ve hayatın ölçüsüne hâkim olan biricik gücün mal olduğunu sanır. Bu yüzden istekle mal elde etmeye koşar. Bazı kimseler mal kazanınca insanlara hâkim olacağını, herkesin önlerinde eğileceğini sanır.
Bazı kere ilmin gücüne aldanırlar. Her türlü kuvvetin aslının
ilimde olduğunu, malın da ilimle kazanılacağını kabul ederler/İlim
Sahihlerinin her türlü kuvvete mâlik bulunacaklarını sanarak ilim
mabedlerinin abidleri gibi huşu içerisinde ilmin önünde eğilirler.
Bazı kere bu zahirî güçler aldatır insanı. Fertlerin, toplumların
ve devletlerin elinde dış güçlerin bulunması insanları aldatır onun
çevresinde bir pervanenin lâmbanın etrafında dönmesi veya kendisini ateşe atması gibi dönüp dururlar.
Ama bütün bu basit güçleri yaratan, onları lütfeden biricik gücü unuturlar. O güçleri dilediği şekilde ve dilediği yerde kullanan
ana kuvveti akıllarından çıkarırlar. Evet bu kuvveti unuttukları için
— ister fertlerin, ister toplumların, isterse devletlerin elinde bulunsun — diğer güçlere sığınırlar. Tıpkı bir örümceğin örümcek yuvasındaki iplere sığınışı gibi. Örümcek güçsüz, zayıf, himayesiz ve
ağından başka hiç bir noktası olmayan zavallı bir hayvandır. Evlerin en çürüğü de onun evidir. İşte bu asıl gücü unutanlar bir örümcek evine sığınmaktadırlar.
Yeryüzünde Allah'ın himayesinden başka himaye, Allah'ın
sarsılmaz gücünden başka güç yoktur.
İşte Kur'anı kerîm mü'min kitlelerin ruhuna bu gerçeği yerleştirmeye çalışmış ve bununla yeryüzünün en büyük güçlerini yenen o günkü dünyanın en büyük  hükümdarlarını  ayaklar altına alan,(o zaman iran devleti bu günümüzün ABD si gibi imparatorluktu.Bu yenilgiyi hazmedemeyen iran devleti hala daha islamın bir nolu düşmanıdır.(iyi düşün o atmosferi )..) kaleler yıkan, mahbesler açan gücüne sahip olmuşlardır. Bu
büyük gerçek o zamanlarda her ruhun en ince noktasında yer etmiş,
her kalbe sızarak kanlara karışmış, damarlarda gezinmiş ve söylenen bir söz, tartışılan bir nazariye olmaktan çıkmış, ruhlarda karar
kılan bir gerçek haline gelmiştir. Ve onların duygusunda, hayalinde ondan başka hiç bir güç gezinir olmamıştır.
Allah'ın kuvveti yegâne kuvvettir. Allah'ın dostluğu biricik
dostluktur. Bunun gerisinde kalan çürük, cılız, gülünç dostluktur,
ne kadar üstün görünürse görünsün, ne kadar böbürlenirse böbürlensin, ne kadar azıtırsa azıtsın, ne kadar taşkınlık ederse etsin, ne kadar zulüm, sindirme ve ezdirme vasıtalarına sahip bulunursa bulunsun zayıftır.
KİŞİLER YAKIN MESAFEYE BAKTIKLARI İÇİN İDRAKTEN YOKSUNDURLAR.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder