25 Mayıs 2014 Pazar

Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse kötülüğü hiç işlemeyene benzer mi?

8 — Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse kötülüğü hiç işlemeyene benzer mi? Şüphe yok ki, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola sevk eder. O halde onlara üzülerek kendini harabetme. Çünkü Allah onların neler yapmakta olduklarını çok iyi bilendir.
Bütün şerlerin anahtarı budur işte.. Şeytanın, kötü isleri allayıp
pullayarak güzel göstermesi ve insanın da onu güzel zannedip, öyle
görüp kabullenmesi..
Kendi nefsini beğenip gurura kapılması. Böyle bir insan hata ve
kusurunu görmek için hareketlerini kontrol etmez. Çünkü hiç hata
etmeyeceğine güvenir, daima isabetli davrandığından emin bulunur (!) Elinden ne çıkarsa onu beğeniyor, şahsına ait her işe meftundur. Artık kendine gelip hatalarını düzeltmek, bir nefis muhasebesi yapmak onun için söz konusu değil. Tabiatıyle başkasının kendisinin işine veya görüşüne karşı olmasına tahammülü yoktur. Çünkü onun kendi nazarında her işi güzeldir, doğrudur, uygundur. Kusur ve noksanını söyleyip tenkit etmeye mahal yoktur (!)
insanın başına şeytan eliyle dökülen bela işte budur. Ve insanı
dalâlete ve helake sürükleyen başlıca sebep de budur...
Yüce Allah, hayrını ve hidayetini dilediği bir kulunun kalbine,
hassasiyet, korku ve uhrevî sorumluluk duygusu gibi iyi hasletleri
koyar.(Bu koyma işlemi genelde ALLAH'A ait özelde kişiye aitdir.) Ve o kul artık Allah'ın mekrinden emin olamaz, kalbin değişebileceğinden emin olamaz, hata ve günah işlemekten emin olamaz,
kusur ve acze düşmekten emin olamaz. Yaptığı işleri mütemadiyen
kontrol eder, nefsini hesaba çeker. Şeytanın hilesinden daima sakınır. Allah'ın yardımım gözetlemeye devam eder.
İşte, hidayetle dalâlet fevz, felah ve felaket arasındaki yolun dönemeç noktası budur.
Gayet ince ve derin psikolojik bir gerçektir ki, Kur'an bunu bir
kaç kelime ile özetlemiştir :
"Kötü işi kendisine güzel gösterilip de ona güzel gören kimse..."
Helak ve hüsran içinde en büyük tehlikeye doğru sürüklenmekte olan bir sapığın örneğidir bu.
Bütün bu belaların anahtarı ise, o kendini beğenme ve o gurura kapılmadır. Bu öylesine bir perdedir ki, kalbi ve gözü kör eder,
önündeki tehlikeleri göremez artık. Yapageldiği islerini düzeltip güzelleştiremez; çünkü o, her isinin güzel olduğundan emindir. Oysa,
hiç de öğle değil. Herhangi bir hatasını düzeltmeyi de düşünmez; zira o hatadan beri, yanılmayacağına inanır (!) Bozulan bir tarafım
düzelteyim demez; onun her tarafı düzgün de ondan. Bozuk bir yanı
olamayacağını kesinlikle biliyor.. Haddini hiç bilmez; çünkü attığı
her adımın "islâh" olduğu inancında.
Bu, şer kapısı, kötülüğe açılan pencere ve koyu bir dalâletin
anahtarıdır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder