25 Eylül 2014 Perşembe

HEVESİNE KUL OLANI GÖRDÜN MÜ ?

Bu değişmez esasın yanısıra âyeti kerîme değişen heveslere de işaret ediyor. Bazı kimseler bu hevesleri kendileri için bir tanrı yerine koyarak ona tapınıyorlar. Doğru yolu bulmak için değil, daha çok sapıtmak için onların peşinden koşuyorlar. Allah korusun:

23 — Gördün mü o kimseyi ki, hava ve hevesini kendisine tanrı edinmiş, bilgisi olduğu halde Allah onu şaşırtmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş ve gözüne perde koymuştur? Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir onu? Hâlâ ibret almayacak mısınız?


Kur’an sabit bir temeli bırakarak değişik arzulara uyan, kendi hevesine tapınarak düşünce ve hükümlerini, hareket ve duygularının kaynağı durumuna getiren, önünde yerlere kapandığı bir put mevkiine çıkararak onun kölesi olan insan ruhunu hayret verici bir canlılıkla çiziyor. Nefsinin ve heveslerinin değişen işaretlerini itaat ve teslimiyetle kabul eden insan portresini canlandırıyor. Bunun yanı sıra şiddetli bir alay havası içerisinde hayret ifadesini kullanıyor:

“Gördün mü o kimseyi ki heva ve hevesini kendisine tanrı edinmiş?”

Gördün mü sen?.. Hayret edilmesi gereken garip bir yaratığı. Elbette ki Allah onu rahmetine eriştirmeyecektir. Çünkü o sapıklığa lâyıktır. Kalbini hasta arzularının, sakat heveslerinin kölesi kılarak orada hidayete hiçbir yer ayırmamıştır:

“Bilgisi olduğu halde Allah onu şaşırtmış”.

Bilerek dalâlete müstehak olduğunu görmüş ve şaşırtmıştır. Veya o kendisi hakikati gördüğü halde heveslerine karşı duramamış ve onu buyruğuna itaat edilen bir tanrı kabul etmekten uzaklaşamamıştır. Bu hareketi ise Allah’ın onu daha çok sapıklık karanlıklarda bocalatmasını gerektirecek bir harekettir. “Kulağını ve kalbini mühürlemiş ve gözüne perde koymuştur”. Aydınlık sızacak bütün kapılarını kapatmış, hidayetin gireceği bütün yolları tıkamıştır. Arzu ve heveslerine teslim olarak ona kul olmasından dolayı bütün idrâk vasıtaları çalışamaz hale gelmiştir.

“Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir onu?”

Hidayet Allah’ın hidayetidir. Allah’tan başka kimse hidayete veya dalâlete muktedir olamaz. Çünkü bu onun işidir. Ve kimse ona eşlik edemez bu hususta. Hattâ seçilmiş peygamberleri bile...

“Hâlâ ibret almayacak mısınız?”

İbret alan uyanır ve kendisine gelir. Heveslerin boyunduruğundan kurtulur. Açık ve değişmez nizama avdet eder. Ve yolcularını aslâ şaşırtmayan doğru bir yola girer...


1 yorum:

  1. Bilerek dalâlete müstehak olduğunu görmüş ve şaşırtmıştır. Veya o kendisi hakikati gördüğü halde heveslerine karşı duramamış ve onu buyruğuna itaat edilen bir tanrı kabul etmekten uzaklaşamamıştır. Bu hareketi ise Allah’ın onu daha çok sapıklık karanlıklarda bocalatmasını gerektirecek bir harekettir. “Kulağını ve kalbini mühürlemiş ve gözüne perde koymuştur”. Aydınlık sızacak bütün kapılarını kapatmış, hidayetin gireceği bütün yolları tıkamıştır. Arzu ve heveslerine teslim olarak ona kul olmasından dolayı bütün idrâk vasıtaları çalışamaz hale gelmiştir.

    “Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir onu?”

    Hidayet Allah’ın hidayetidir. Allah’tan başka kimse hidayete veya dalâlete muktedir olamaz. Çünkü bu onun işidir. Ve kimse ona eşlik edemez bu hususta. Hattâ seçilmiş peygamberleri bile...

    “Hâlâ ibret almayacak mısınız?”

    YanıtlaSil