28 Eylül 2014 Pazar

RABBİMİZ ALLAH’TIR DİYENLER...

Ve bu bölümün sonunda M e k k eli müşriklere iyilik yapanların mükâfatını anlatmakta ve bu Kur’anı kerîm’in getirdiği müjdeyi açıklamaktadır. Ama bunun bir tek şartı vardır. O da Allah’ın Rubûbiyetini kabullenip bu inanç doğrultusunda hareket etmektir.

13 — Muhakkak ki “Rabbimiz Allah’tır” deyip de sonra dosdoğru gidenlere korku yoktur onlara. Ve üzülecek de değillerdir.

14 — İşte onlar cennet ehlidirler. İşlediklerine karşılık olarak orada ebediyen kalacaklardır.

“Rabbimiz Allah’tır” sözü söylenip geçilen bir söz değildir... Sadece vicdanlarda yer etmiş bulunan bir inancın ifadesi de değildir...

Bu söz mükemmel bir hayat nizamının ifadesidir. Bütün hareket ve heyecanlari içine alan bir duygu ve düşünce ölçüsü getiren, insanlar ve eşya için hareketler ve hadiseler için ve bu dünyadaki her türlü bağlılık ve münasebetler için bir değer ölçüsü getiren sistemin ifadesidir.

“Rabbimiz Allah’tır. O’na ibadet eder ve O’na yöneliriz. O’ndan korkar ve O’na dayanırız...”

“Rabbimiz Allah’tır.” O’ndan başkasına hesap vermez, O’ndan başkasından korkmaz ve O’ndan başkasına gönül bağlamayız...

“Rabbimiz Allah’tır” her çaba her düşünce ve her ölçü O’na müteveccihtir ve O’nun rızasını gözetir.

“Rabbimiz Allah’tır” Ancak O’nun hükmüne boyun eğer, ancak O’nun şeriatına bağlanır ve ancak O’nun hidayetini benimseriz...

“Rabbimiz Allah’tır” mevcudatta bulunan herşey ve herkes bizimle bağlantı halindedir. Ve biz Allah’a bağlanarak onunla rabıtamızı devam ettiririz...

“Rabbimiz Allah’tır”... İşte bir başkası daha bu nizamı benimsedikten sonra onun direktifi muvacehesinde yön tayin etmek, dosdoğru gitmek ruhun istikametinde, gönlün emniyeti içerisinde duygu ve heyecanların iştirakiyle, düşmeden, endişe duymadan, kaymadan, hiçbir cazibeye kapılmadan, hiçbir itici ve çekici güçlere bağlanmadan yürümek bir başka derecedir bu... Hareket ve gidişatta, seçilen yolda dosdoğru yürümek doğrusu pek zor ve değişik tehlikelerle çevrilidir. Yolda yığinlarca dikenler engeller ve çöküntüler vardır. Her yandan gelen sapık sesler ve çığlıklar duyulur...

“Rabbimiz Allah’tır”... İşte yol... Bu yolu bilip seçtikten sonra ikinci basamak dosdoğru o yolda yürümektir... Allah’ın kendilerine bilgi ve istikamet lütfettiği kimseler seçkin kimselerdir. Ve onlar için “korku yoktur ve üzülecek de değillerdir”. Neden korksun onlar ve niçin üzülsünler?.. Gittikleri yol dosdoğru yoldur. Ve bu yolda mutlak neticeye varacakları garantilidir.

“İşte onlar cennet ehlidirler. İşlediklerine karşılık olarak orada ebediyen kalacaklardır.”

‘İşledikleri” kelimesi “Rabbimiz Allah’tır” ifadesini vuzuha kavuşturmakta hayatta bu yolda dosdoğru yürümenin ne demek olduğunu anlatmaktadır. Ve göstermektedir ki bazı ameller vardır ki onun karşılığı ebediyen cennette kalmaktır. Ama bu yapılan şey “Rabbimiz Allah’tır” nizamından doğmalı ve o yolda dosdoğru yürümeyi hedef edinmelidir.

Görüyoruz ki bu dinin itikatla ilgili söyledikleri sadece dilden dile aktarılan lâflardan ibaret değildir. 
---------------Ve buradan anlıyoruz ki “Lâi1âhe İllallah” kelimesiyle şehadet bir söz olmaktan çok öte bir sistemdir.----------
 Şayet bu 'şehadet mücerret olarak söylenen lâflardan ibaret bir biçime girerse artık o İslâmın rüknü olarak kabul edilen ve sayılan beş esastan birisi olma hüviyetini yitirir. 
-----------Ve işte bunun için anlıyoruz ki günümüzde bu şehadet kelimesini getiren milyonlarca insanın şehadeti dillerinin ve dudaklarının ötesine geçmemekte ve onun hayatta belirtilerine rastlanmamaktadır. -----------
Bir bakıma putperestlere benzer cahiliyet devrindeki insanların yaptıkları gibi bu sözleri dudaklariyle söylemekte ama içleri onu kabul etmemekte ve bir lâf olmaktan öteye geçememektedir.

Elbette ki “Lâilâhe İllallah”... Veya “Rabbimiz Allah’tır” kelimeleri bir hayat sistemidir. İşte asıl bunu ruhlara yerleştirmek ve kazımak gerekir. Bu ifadelerin işaret ettiği nizamı aramak icâp eder...



2 yorum:

  1. Görüyoruz ki bu dinin itikatla ilgili söyledikleri sadece dilden dile aktarılan lâflardan ibaret değildir.
    Ve buradan anlıyoruz ki “Lâilâhe İllallah” kelimesiyle şehadet bir söz olmaktan çok öte bir sistemdir.
    Şayet bu 'şehadet mücerret olarak söylenen lâflardan ibaret bir biçime girerse artık o İslâmın rüknü olarak kabul edilen ve sayılan beş esastan birisi olma hüviyetini yitirir.
    ----------------Ve işte bunun için anlıyoruz ki günümüzde bu şehadet kelimesini getiren milyonlarca insanın şehadeti dillerinin ve dudaklarının ötesine geçmemekte ve onun hayatta belirtilerine rastlanmamaktadır. ----------------
    ----------------Bir bakıma putperestlere benzer cahiliyet devrindeki insanların yaptıkları gibi bu sözleri dudaklariyle söylemekte ama içleri onu kabul etmemekte ve bir lâf olmaktan öteye geçememektedir.------------
    Elbette ki “Lâilâhe İllallah”... Veya “Rabbimiz Allah’tır” kelimeleri bir hayat sistemidir.
    İşte asıl bunu ruhlara yerleştirmek ve kazımak gerekir. Bu ifadelerin işaret ettiği nizamı aramak icâp eder...

    YanıtlaSil
  2. -Ve işte bunun için anlıyoruz ki günümüzde bu şehadet kelimesini getiren milyonlarca insanın şehadeti dillerinin ve dudaklarının ötesine geçmemekte ve onun hayatta belirtilerine rastlanmamaktadır. ----------------
    ----------------Bir bakıma putperestlere benzer cahiliyet devrindeki insanların yaptıkları gibi bu sözleri dudaklariyle söylemekte ama içleri onu kabul etmemekte ve bir lâf olmaktan öteye geçememektedir.------------
    MERCEKLE İNCELEDİĞİMİZDE GÖRÜRÜZKİ KAFİRLER BU KELİMENİN İÇİNİ BOŞALTIP KENDİ MANALARINI VERMİŞLERDİR.

    YanıtlaSil