26 Kasım 2014 Çarşamba

ALLAH DÜŞMANLARINI DOST EDİNMEMEK

ALLAH DÜŞMANLARINI DOST EDİNMEMEK
1 — Ey İman etmiş olanlar benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken onlara sevgi gösteriyorsunuz. Halbuki onlar Rabbiniz olan Allah’a inandığınızdan dolayı sizi ve peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer siz Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim, içinizden kim bunu yaparsa şüphesiz ki doğru yoldan sapmış olur.
2 — Şayet onlar sizi ele geçirirlerse size düşman kesilirler. Kötülükle ellerini ve dillerini uzatırlar. Ve kâfir olsanız isterler.
Sûrei celile o güzel, o tatlı ve duygulu hitapla başlamaktadır. “Ey iman etmiş olanlar...” İman etmiş oldukları Rableri adına seslenilmekte ve mensubu bulundukları iman adına çağırtmaktadırlar. Kendilerine gerçek durumları gösterilmek, düşmanlarının oyunundan korunmak ve omuzlarına yüklenen yükü hatırlatmak için seslenilmektedir.
Samimî bir hava içerisinde.Cenabı Allah onların düşmanını kendi düşmanı, kendi düşmanını da onların düşmanı olarak belirtiyor: “Benim de düşmanın, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken onlara sevgi gösteriyorsunuz." Ve böylece mü’minlere kendilerinin O’ndan olduğunu ve O’na döneceklerini bildiriyor. Onların düşmanının kendi düşmanı olduğuna işaret ediyor.Çünkü mü'minler bu yeryüzünde Allah'ın sancağını taşıyan, onun dostları olan ve ona intisap eden kişilerdir,Şu halde hem kendi, hem de Allah düşmanlarıyle dostluk kurmamalıdırlar.
Sonra mü’minlere din ve peygamber düşmanlarının işledikleri suçu anlatıyor ve bütün bu değerlere düşman oluşlarının sebebini belirtiyor.
“Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken... Halbuki onlar Rabbiniz olan Allah’a inandığınızdan dolayı sizi ve peygamberi yurdundan çıkarıyorlar.”
Bu zalimane hakaretlerden sonra onları dost ve sırdaş edininmenin hiç imkânı kalır mı? Onlar bir kere hakkı inkâr etmişler, peygamberi ve mü’minleri sırf Rableri olan Allah’a inandıkları için, başka birşeyden ötürü değil bunun için yurtlarından çıkarmışlardır, Böylece âyeti kerime mü’minlerin gönlündeki akideleriyle ilgili İftiraları harekete getiriyor. Müşrikler başka herhangi bir sebepten ötürü değil, sırf bu akideden ötürü onlara savaş açmışlardı. Böylece üzerinde çekiştikleri, savaştıkları ve birbirlerine düşman oldukları ana meselenin akide meselesinden başka birşey olmadığı açıklanmış oluyor. Onlar hakkı inkâr ettikleri için peygamberi ve ona inanmış olanları yurtlarından çıkarmışlardı.
Mesele bu şekilde köklüce anlatılıp müşriklerle mü’minler arasında bir dostluk kurulamayacağı hatırlatıldıktan sonra bunun Allah’ın rızasını arayarak ve Allah yolunda cihad etmek için yurtlarından çıkmış olmalarına bağlı bulunduğu belirtiliyor: “Eğer siz benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz?” Bir kalb sahibinin hem Allah’ın rızasını isteyerek O’nun yolunda cihad etmek için çıkması, hem da inandığı için kendini yurdundan çıkaranlarla dostluk ve işbirliği içinde bulunması Allah'ın ve Resulünün düşmanlarıyle dostluk kurması mümkün olamaz.
Bilâhare âyti kerime onları gizlice içlerinden geçen duygulara karşı uyarıyor ve içlerinden kendilerinin de, Allah’ın da düşmanlarına karşı sevgi duygularının geçtiğine ima ediyor. Allah kalblerin gilzi açık herşeyine muttalidir. Ve hepsini bilir.
“Ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim.” Ve
ardından onları imalı bir tarzda tehdit ediyor ki bu tehdit mü’min kalblerde bir ürperti ve korku ortaya çıkarıyor.
“İçinizden kim bunu yaparsa şüphesiz ki doğru yoldan sapmış olur.”
Mü’min bir kişiyi doğru yoldan sapmak kadar korkutacak, hidayeti bulduğu halde onu yitirmek kadar endişeye sevkedecek hiçbir şey bulunmaz.
Gerek bu tehdit, gerekse uyanlar mü’minlere gerçek düşmanlarını anlatırken ve düşmanlarının kendileri için ne gibi hile ve kötülükler düşündüğü gösteriliyor ve bu arada düşmanlarının hakiki veçheleri bildiriliyor. Ve işte onların hilelerinin geriye kalanı:
“Şayet onlar sizi ele geçirirlerse size düşman kesilirler. Kötülükle ellerini ve dillerini uzatırlar.”
öyle ise müslümanlarında düşmanlara fırsat vermemeleri gerekir. Fırsatını bulur bulmaz dilleriyle ve . elleriyle kısacası her vasıta ve yola baş vurarak kötülük yaparlar ve mahvetmek isterler. Bunların hepsinden daha korkuncu, daha acısı ve daha şiddetlisi ise şudur :
“Ve kâfir olsanız isterler.”
Şüphesiz ki bu mü’mine göre ellerin ve dillerin yaptığı kötülüklerden ve işkencelerden çok daha acıdır. Çünkü mü’min kişinin bu değerli hâzineyi, iman hâzinesini yitirip tekrar küfre dönmesini isteyen kimse ona eliyle ve diliyle işkence eden düşmanından çok daha azgındır. Küfürden sonra imanın tadını tadan karanlıktan sonra iman aydınlığıyle yolunu bulan, düşünceleri, duygulan, arzu ve istekleri tuttukları yolları itibariyle mü’min hayatı yaşatan ve gönülden bu hayatın huzuruna eren kişi için en büyük kötülük küfre dönmektir. Ateşe atılmakla küfre dönmek arasında fark yoktur onun için. Hattâ bu daha beterdir. İşte Allah düşmanı ister ki iman cennetine giren mü’minler çıktiklarıküfür cehennemine dönsünler. İmanın mamureler dünyasından tekrar dönüp küfür bataklığına yuvarlansınlar.
Bunun için Kur’anı kerim mü’min kalbleri derece derece kendi düşmanlarına ve Allah düşmanlarına karşı harekete sevkediyor. Ve
bu tahrikin zirvesini de “ve kâfir olsanız isterler” cümlesi teşkil ediyor.

2 yorum:

  1. https://www.facebook.com/photo.php?fbid=837062629647883&set=a.804619976225482.1073741880.100000324607185&type=1&theater

    YanıtlaSil
  2. 1 — Ey İman etmiş olanlar benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken onlara sevgi gösteriyorsunuz. Halbuki onlar Rabbiniz olan Allah’a inandığınızdan dolayı sizi ve peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer siz Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim, içinizden kim bunu yaparsa şüphesiz ki doğru yoldan sapmış olur.
    2 — Şayet onlar sizi ele geçirirlerse size düşman kesilirler. Kötülükle ellerini ve dillerini uzatırlar. Ve kâfir olsanız isterler.

    YanıtlaSil