29 Kasım 2014 Cumartesi

“Benden önceki Tevrat’ı doğrulayan ve benden sonra gelecek ve adı A h m e d olacak bir peygamberi müjdeleyenim.”

“Ey Israiloğulları, muhakkak ki ben Allah’ın size peygamberiyim.”

Onlara Hz. î s a Allah olduğunu veya Allah’ın oğlu olduğunu, yahut ta İlâhî uknumdan birisi olduğunu söylememiştir.

“Benden önceki Tevrat’ı doğrulayan ve benden sonra gelecek ve adı A h m e d olacak bir peygamberi müjdeleyenim.” Bu ifade biribirine bağlı olarak gelen risalet zincirinin halkalarını tasvir etmektedir. Her peygamber emaneti birbirine teslim etmekte ve birbirine esas itibariyle bağlı bulunmaktadır. Hepsinin hedefi birdir. Ard arda gelen uzun zincirin birer halkası olarak gökten yere uzanmıştır. Allah’ın nizamına yaraşan bir tasvirdir bu. Onun gönderdiği nizam esas itibariyle birdir. Sadece şekilleri değişiktir. Bu da beşeriyetin ihtiyaç ve kabiliyetlerine tecrübe ve bilgilerine göredir. Nihayet merhale merhale insanlık aklî olgunluğa ve rüşte erince en son halka gelmiş geniş ve mükemmel şekliyle olgun insan zekâsına hitap etmiştir. Bu gelen son halka bütün eski tecrübeleri değerlendirerek akim bu tecrübeler ışığında hareket etmesini ve bilcümle insanlığa çizilen nizam istikametinde kabiliyetleriyle uyuşarak faaliyet yapmasını sağlamıştır. Hz. î s a ’nın Hz. A h m e d ’i müjdelemesi bu âyetlerle kesin olarak bildirilmiştir. Bugün eldeki Incil'lerin bu müjdeyi ihtiva edip etmemesi durumu değiştirmez. Çünkü İncillerin yazılması ve şartları bu konuda sağlam bir merci olma durumunda bulunmadığını göstermektedir.

Gerçi- Kur’an Arap yarımadasında Yahudi ve Hırisiiyanlara okunmuş ve Kur’an’da : “Kendi yanlarındaki Tevrat ve Incil’de yazılı buldukları ümmî peygamber” in bulunduğu belirtilmiştir. Ve bunu duyan bazı samimî Hıristiyanlar ve Yahudiler kabul ederek müslüman olmuşlardır. Abdullah İbn Selam bu gerçeği kavrayanlar arasındadır. Ama geriye kalan birçoğu onu gizlemeyi öğütlemiştir birbirine.

Keza tarihî rivayetlerle sabittir ki yahudiler bir peygamberin geleceğini beklemekteydiler. Ve onun geliş zamanının yaklaştığını kabul etmekteydiler. Ayrıca Arap yarımadasında Allah’ın birliğine inanan ve kenara çekilmiş yalnız başına ibadet eden Hıristiyan rahiplerinden birçoğu da yeni gelecek bir peygamberi bekleşmekteydiler. Yahudiler bu peygamberin kendilerinden olmasını istemekteydiler. Ama Allah bu gelen peygamberi İbrahim peygamberin soyundan ve bir başka koldan göndermeyi murat edince bu gelen peygambere karşı savaş açmışlardı. Durum her ne şekilde olursa olsun bu haberlerde kesin hüküm Kur’an’ın ifadesidir. Çünkü en son söz budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder