1 Aralık 2014 Pazartesi

CUMA NAMAZI

Cuma namazıyle ilgili hususî bir talimat getiriyor. Birçok kere vuku bulmuş bir hadiseyi söz konusu ediyor. Birçok kere vuku bulmuştur çünkü kullanılan siga tekrar ifade etmektedir :

9 — Ey iman edenler cuma günü namaz için çağırıldığı zaman hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

10 — Namaz bitince yeryüzüne dağılın. Ve Allah’ın fazlından isteyin. Ve Allah’ı çok zikredin ki felaha eresiniz.

11 — Onlar bir ticaret veya bir oyun ve eğlence gördükleri zaman seni ayakta bırakarak oraya yöneldiler. De ki: “Allah’ın katında olan, oyun ve eğlenceden de ticaretten de daha hayırlıdır. Ve Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

Cuma namazı toplayıcı bir namazdır. Ve ancak cemaatle kılınır. Haftada birgün müslümanların toplanıp buluşacakları, kendilerine Allah’ı hatırlatan hutbeyi dinleyecekleri bir haftalık ibadettir. Dünya ve âhireti bir düzen içerisine sokan ve aynı ibadette birleştirerek her ikisini de ibadet sınıfına girdiren islâmın koyduğu esaslara uygun düzenli bir ibadettir bu. S a f f sûresinin parıltılarından söz ederken İslâm akidesindeki topluluk ruhuna işaret etmiştik. Cuma namazının faizleti ve edası hususunda birçok hadisi şerifler varit olmuştur. Cuma günü guslederek, temiz elbiseler giyerek, koku sürünerek hazırlanılması teşvik edilmiştir.

Buhari ve Müslim’de îbn Ömer’den rivayet edilen bir hadisde Resulullah (S.A.) buyurur ki : “Sizden biriniz cuma namazına gelirken gusletsin.”

Dört hadis kitabında varit olan Evs İbn Evs’in rivayetinde denilir ki, Resulullah (S.A.) ın şöyle buyurduğunu işittim : “Kim cuma günü guslederse, erkenden kalkar ve erken yola düşerse, yürüyerek İmama yaklaşıp onu dinler ve boş söz etmezse onun her adımı için gündüzü oruçlu, gecesi ibadetti bir yıllık mükâfat vardır.”

İmam Ahmed, Kâ’b İbn Malik yoluyle Eba Eyyub el Ansarî’den
rivayet ederek der ki: Resulullah (S.A.) ın : “Kim cuma günü gusleder ve yanında varsa ailesinin kokusundan sürünür, elbiselerinin en güzelini giyer sonra çıkıp camiye gelir, müyesser olurda rüku eder, kimseyi rahatsız etmez, sonra susar ve İmam hutbeye çıkıncaya kadar seslenmez ve namazını eda ederse onun için kıldığı cuma ile diğer cuma arasında bu bir kefaret olur” buyurduğunu duydum.

Bu bölümdeki birinci âyet müslümanlara cuma ezanını duyar duymaz her türlü çalışmayı ve alışverişi bırakmalarını emretmektedir: “Ey iman edenler cuma namazı için çağırıldığı zaman hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın.”

O andan itibaren Allah’ın zikrine koşup çalışmayı bırakmayı teşvik için de buyuruyor ki :

“Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”

Bu da gösteriyor ki ticaret ve alışveriş meşgalesinden vazgeçmek böyle bir teşviki icap ettiriyordu. Aynı zamanda ruhları devamlı bir eğitime tâbi tutmaktadır. Çünkü insanların gönlünü geçim meşgalesinden uzaklaştırıp yeryüzünün cazibelerinden kurtararak, Rabbi ile başbaşa kalması, kendisini O’nun zikrine vermesi ve bu Allah için feragatin yücelerin yücesiyle alâka kurmanın hususî zevkini tatması için belirli anlara ihtiyaç vardır. Gönlünü ve içini o tertemiz saf ve kokulu hava ile doldurması ve vücudunu rahat ettirmesi için bu gereklidir.

Bilâhare Allah’ı anmakla beraber geçim meşgalelerine de denmek gerektiğini belirtmektedir :

“Namaz bitince yeryüzüne dağılın. Ve Allah’ın fazlundan isteyin. Ve Allah’ı çok zikredin ki felaha eresiniz.”

İşte İslâm nizamının damgasını taşıyan muvazene. Yeryüzündeki hayatın gereği olarak çalışma ve çabalama, kazanma ve didinmenin yanı sıra biran için ruhun bu havadan sıyrılıp kalbin o meşgalelerden uzaklaşarak Allah’ı anması arasında bir muvazene kurulmaktadır. Ve bu gönül hayatı için zaruridirde. Çünkü dünya maişeti olmadan Allah’a bağlanmak büyük emanetin gereklerini yerine getirmek mümkün olmaz. Geçim peşinde koşarken Allah’ı anmak, her işte Allah’ı düşünmek, geçim için yapılan faaliyeti ibadet haline döndürür. Bununla beraber samimî zikir, mükemmel feragat ve tam bir mânevi neşve için belirli anların bulunması gerekir ki bu iki âyet işte bunu ifade etmektedir.

Arak İbn Malik (R.A.) cuma namazını kıldıktan sonra çekildi bir kenara ve mescidin kapısında durarak dedi ki : “Allah’ım dâvetine koştum. Farzını kıldım. Emrettiğin gibi de dağıldım. Sen bana fazlından rızık ihsan et. Zira sen rızık verenlerin en hayırlısısın.’’ ' Bu tablo bize ilk müslümanların meseleyi ne kadar ciddî olarak ele aldıklarını göstermektedir. Onlar emri duyar duymaz tam bir sadelik içinde harfi harfine tatbik ediyorlardı.

Belki de işte bu dosdoğru ve sade idrâk kabiliyetidir o nesli bütün cahiliyet cazibelerinden çekip kopararak ulaşabileceği en üstün seviyeye ulaştıran. Sûrenin son âyeti de işte bu noktayı canlandırmaktadır.

Onlar bir ticaret veya bir oyun ve eğlence gördükleri zaman seni ayakta bırakarak oraya yöneldiler. De ki: “Allah’ın katında olan, oyun ve eğlenceden de ticaretten de daha hayırlıdır. Ve Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

Cabir (R.A.) der ki : Biz Hz. Peygamberle namazımızı kılarken birden yiyecek mal taşıyan bir kervan çıkageldi. Herkes ona koştu. Peygamberin yanında aralarında Ebu Bekir ve öm e r (R.A.) in de bulunduğu oniki kişiden başka kimse kalmadı. İşte bunun üzerine : “Onlar bir ticaret veya bir oyun ve eğlence gördükleri zaman seni ayakta bırakarak oraya yöneldiler.” * âyeti çelilesi nazil oldu.

Âyeti kerîme ayrıca Allah katında olanların oyun, eğlence ve ticaretten daha hayırlı olduğunu göstermekte ve rızkın Allah katında olduğunu ifade etmektedir: “Ve Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

Daha önceden belirttiğimiz gibi bu hadise tarihin o eşsiz cemaatini meydana çıkarılması sonucunu sağlayan ruhî bina ve terbiye faaliyetinin ne büyük çabalar sarfetmeyi gerektirdiğini göstermektedir. Ve her zaman için Allah yolunda çalışanlara karşılaştıkları kimselerde gördükleri zaaf, eksiklik, gerilik ve ayak kaymalarına
karşı birer sabır hâzinesi olarak ortada durmaktadır. Karşımızda olan ruhlar iyi ve kötü yanlarıyla beşer ruhudur. Akidenin basamaklarında yükselip hudutsuz bir şekilde temizlenmeye ve arınmaya kabiliyetlidir. Yolun ortasında durup kalmamayı aksine direnip anlayış ve idrak içerisinde sabır ve sebat gösterme istidadındadır. Ve yardım dilenecek Allahuteâlâdır.
CUM A SÛRESİNİN SONU

1. İbn Ebu Hâtem

2. Buhari. Müslim ve Termizl
https://www.facebook.com/video.php?v=789402027747277&set=vb.100000324607185&type=3&theater

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder