5 Şubat 2015 Perşembe

“Biz insanı gerçekten meşakkat içinde yarattık.”


Meşakkat ve zorluk. Zahmet ve yorgunluk. Savaş ve mücadele içerisinde.. Nitekim bir başka sûrede buyurulmaktadır ki: “Ey insanoğlu sen Rabbin için çalışıp çabaladın. Artık O’na kavuşmaktasın.” '

İlk hücre zorlayıp çabalamadan çırpınıp yorulmadan hayatı ve beslenmesi için Rabbinin izniyle gerekli şartları bulmadan ana rahminde karar kılamaz. Karanlık dünyadan çıkıncaya kadar sürekli
bir çırpınış içerisindedir. Annenin kanından emebildiği kadarını emer. Annenin tattığı yemeklerin özünü alır. Dünya ışığını gördüğü zamanda rahim denilen küçük âlemden çıkarken boğulurcasına baskı ve sıkıntılara maruz kalır.

İşte bu andan itibaren en büyük yorgunluk ve en acı zahmet başlar. Cenin alışmadığı havayı teneffüse çalışır. İlk defa ağzını açar, ciğerleriyle solur. İlk dünyaya ayak basışın meşakkatine denk bır çığlıkla başlar ağlamaya. Bu esnada hazım cihazı, kan deveranı, daha önce alışılmayan biçimde harekete geçer. Gıdasının artıklarını dışarı atar, barsaklarını bu yeni ameliye için hazırlar. Bundan sonra attığı her adım bir zahmet ve meşakkattir. Her hareketinde zahmet Üstüne zahmet vardır. Çocuk yürümek istediği, gezinmek istediği zaman bu gülünç hareketleri yerine getirmek için ne kadar ağır zahmetlere ve meşakkatlere katlandığı dikkatle izlenirse görülür.

Dişlerin çıkış anı bir zahmettir. Boyun uzayışı bir zahmettir. Sabit adımlarla ilerleme bir zahmettir, öğrenim bir zahmet... Düşünce bir zahmet... Emek ve yürümek gibi yapılan her tecrübe bir zahmettir...

Bilâhare yollar ayrılır, meşakkatler değişir. Kimi kas gücüyle yorulur ve zahmete katlanır, kimi zihin gücüyle. Kimi ruhuyle yorulur, kimi de bir lokma ekmek bir hırka giymek için yorulur. Birisi binini ikibin yapmak, onbinini yüzbin yapmak için çalışır yorulur, kimisi de makam ve mertebe için. Birisi Allah yolunda yorulur, birisi de şehvet ve arzu yolunda. Şu adam, akidesi ve dâvası için zahmetlere katlanır, bu adam ise şehveti ve menfaati için. Birinin yorgunluğunun sonu cehennemdir. Diğerininkinin sonu cennet.,. Ama hepsi yükünü omuzuna alır, taşır, Rabbine ulaşıncaya kadar basamak basamak merdivenleri tırmanır, terler içerisinde zahmete katlanır. Ama oraya varınca en büyük acı mücrimlerin, huzur ise mü’-minlerin olur.

Doğrusunu söylemek gerekirse dünya hayatının tabiatı yorgunluktur. Şekli ve sebepleri değişebilir, ama netice itibariyle hep, hep yorgunluktur. Zararlıların en zararlısı o dur ki, dünya hayatının zorluklarına katlanır da en sonunda öbür dünyadaki en acı ve en zahmetli felakete duçâr olur. Bahtlıların bahtlısı da odur ki, Rabbine giden yolda zahmetlere katlanıp yorulurken neticede kendisini hayatın zorluklarından kurtarır, Allah’ın rahmet gölgesindeki en yük rahata ehil kılacak hareketlere tevessül eder.

Gerçi dünya hayatında çeştli yorgunluk ve zahmetlere göre takım mükâfatlar yer almaktadır. Şüphesiz ki, değerli bir iş yorulanla, değersiz bir iş için yorulan aynı değildir. İkisi de rahatlığı, huzur ve emniyet bakımından farklıdır. Toprağın çamurundan arınmış olarak yorulan veya en azından bu ağırlıklar kurtulmak için çırpınanlarla çamura batmak, haşereler ve kurtlu gibi toprağa yapışıp toprak olmak için çırpınıp yorulanlar aynı değildir elbette. Bir dâva uğrunda ölenle, şehvet uğrunda ölen bir değildir tabiatıyle. Karşılaştıkları zahmet ve yorgunluğu, ihsasları anlayışları tamamen farklıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder