9 Ekim 2015 Cuma

Hidayet ve Dalalet

Hidayet ve Dalalet
"Hidayet" kelimesi lügatte; "doğru yolu bulmak ve yol göstermek" anlamına gelir” (هداه للدين) denildiğinde, "ona dini gösterdi"; (وهديته الطريق) denildiğinde; "ona yolu gösterdim, evi gösterdim, tanıttım" anlamları kastedilir.
"Dalâlet" kelimesi ise doğru yolu bulmanın zıddı bir anlamı ifade eder.
"Hidayet" kelimesi Şeriatta İslâm'ı bulmak ve ona iman etmektir.
“Dalâlet” kelimesi ise; Şeriatta, İslâm’dan sapmak, anlamındadır. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bir hadisinde şöyle demektedir:
إن الله لاَ يَجْمَعَ أُمَّتِي عَلَى ضَلاَلَةٍ "Allah ümmetimi dalâlet üzerinde birleştirmez."[1]
Allahu Teâla cenneti hidayette olanlar, Cehennemi de dalâlette olanlar için yaratmıştır. Yani Allah, hidayette olana sevap, dalâlette olana da azap verecektir. Sevap vermenin ve cezalandırmanın “hidayet” ve “dalâletle” ilişkilendirilmesi, “hidayet” ve “dalâletin” Allah Subhenehû ve Teala’ya ait değil insana ait fiiller olduğuna delalet eder. Eğer Allah Subhenehû ve Teala 'dan olmuş olsaydı, Allah Subhenehû ve Teala’nın hidayet üzere olana sevap, dalâlet üzere olana da ceza vermemesi gerekirdi. Çünkü böyle bir durum, zulümü Allah Subhenehû ve Teala’ya nisbet etmeye götürür. Dolayısıyla Allah Subhenehû ve Teala’nın saptırdığı bir kula azap etmesi ona zulmetmesi anlamına gelir. Oysa Allahu Teâla zulümden münezzehtir ve yücedir. Allahu Teâla şöyle buyurdu:
وَمَا رَبُّكَ بِظَلامٍ لِلْعَبِيدِ "Ve Rabbin kullara zulmedici değildir."[2]
وَمَا أَنَا بِظَلامٍ لِلْعَبِيدِ "Ben kullara zulmedici değilim."[3]
Ancak Kur'an-ı Kerimde hidayet ve dalâleti Allah Subhenehû ve Teala’ya nisbet eden ayetler de vardır. Bu ayetlere bakıldığında, hidayet ve dalâletin kuldan değil ancak Allah Subhenehû ve Teala'dan olduğu anlaşılmaktadır. Başka ayetlerde ise hidayet ve dalâletin kula nisbet edildiği görülür. Bunlardan da hidayet ve dalâletin kuldan kaynaklandığı anlaşılıyor.

1 yorum:

  1. Hidayet ve Dalalet
    "Hidayet" kelimesi lügatte; "doğru yolu bulmak ve yol göstermek" anlamına gelir” (هداه للدين) denildiğinde, "ona dini gösterdi"; (وهديته الطريق) denildiğinde; "ona yolu gösterdim, evi gösterdim, tanıttım" anlamları kastedilir.
    "Dalâlet" kelimesi ise doğru yolu bulmanın zıddı bir anlamı ifade eder.
    "Hidayet" kelimesi Şeriatta İslâm'ı bulmak ve ona iman etmektir.
    “Dalâlet” kelimesi ise; Şeriatta, İslâm’dan sapmak, anlamındadır. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bir hadisinde şöyle demektedir:
    إن الله لاَ يَجْمَعَ أُمَّتِي عَلَى ضَلاَلَةٍ "Allah ümmetimi dalâlet üzerinde birleştirmez."[1]
    Allahu Teâla cenneti hidayette olanlar, Cehennemi de dalâlette olanlar için yaratmıştır. Yani Allah, hidayette olana sevap, dalâlette olana da azap verecektir. Sevap vermenin ve cezalandırmanın “hidayet” ve “dalâletle” ilişkilendirilmesi, “hidayet” ve “dalâletin” Allah Subhenehû ve Teala’ya ait değil insana ait fiiller olduğuna delalet eder. Eğer Allah Subhenehû ve Teala 'dan olmuş olsaydı, Allah Subhenehû ve Teala’nın hidayet üzere olana sevap, dalâlet üzere olana da ceza vermemesi gerekirdi. Çünkü böyle bir durum, zulümü Allah Subhenehû ve Teala’ya nisbet etmeye götürür. Dolayısıyla Allah Subhenehû ve Teala’nın saptırdığı bir kula azap etmesi ona zulmetmesi anlamına gelir. Oysa Allahu Teâla zulümden münezzehtir ve yücedir. Allahu Teâla şöyle buyurdu:
    وَمَا رَبُّكَ بِظَلامٍ لِلْعَبِيدِ "Ve Rabbin kullara zulmedici değildir."[2]
    وَمَا أَنَا بِظَلامٍ لِلْعَبِيدِ "Ben kullara zulmedici değilim."[3]
    Ancak Kur'an-ı Kerimde hidayet ve dalâleti Allah Subhenehû ve Teala’ya nisbet eden ayetler de vardır. Bu ayetlere bakıldığında, hidayet ve dalâletin kuldan değil ancak Allah Subhenehû ve Teala'dan olduğu anlaşılmaktadır. Başka ayetlerde ise hidayet ve dalâletin kula nisbet edildiği görülür. Bunlardan da hidayet ve dalâletin kuldan kaynaklandığı anlaşılıyor.

    YanıtlaSil