12 Ekim 2015 Pazartesi

MÜSTEŞRİK,ORYANTALİST KAFİRLERİN TAKTİKLERİ...

Şeytan'ın Allah ile konuşması
(82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi. Şeytan'ın Allah ile konuşması ve kibri! (Sad Suresi 71-85 - ********************************************************** Kuran böyle deyip dururken,Buradaki alim sıfatındaki Mehmet okuyan ve Mustafa islam oğlu gibi oryantalistlerin oyuncağı durumundaki kişiler telofon jammer ları gibi bu insanlığın beynine virüs salan dalkavuk alimlerdendir.
Ali küçük,Nureddin yıldız ve Ubeydullah arslan gibi samimi kişilerde Tarih kitaplarından etkilenerek bu gibi kişiliksiz kişilerle muhatap olmaları "Hıristiyanların Melekler dişimi erkekmi diye tartışmalarına " benzemesine yol acıp oryantalistlerin oyununa gelmişlerdir.
*********************************************
Akılın sınırlı olduğunu unutmayın ...Aklınızın algılayamadığı konuların ve sizin sorumluluk alanınızın dışındaki memzularla zaman kaybetmeyin.

MEHDİ KURULMASI MÜSLÜMANLARA FARZ OLAN RAŞİDÎ HİLAFET DEVLETİ’NİN BİR HALİFESİDİR

Halbuki bizim şu anda olazsa olmazlardan olan Raşidi hilafet çalışmalarına girip bir an önce bu insanlığa yardım etmemizdir.


ŞİRKE VE ZULME BOYUN EĞMEYEN ALİMLERE OLAN İHTİYAÇ. İSLÂM DEVLETİ HİLÂFETE GİDERKEN MESELELERİMİZ  



1921'de ölen, Avusturyalı Yahudi Müsteşrik (oryantalist) Agnas Goldziher "İslâmi Araştırmalar" kitabında şunu yazdı:
"Kültür tarihi açısından Muhammed'i kendi halkı nazarında bir Peygamber olarak yapan öğretilerinde icad ediciliğin ve dâhilîliğin var olması bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren husus; Muhammed'in kendi öğretilerinin tümünü Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan almasıdır."
Müsteşrik Maksim Rodenson şöyle yazdı:
"Bir grup insanların Rasûl'deki durumu vahy olarak saymaları idraksizlikten ileri gelir."

Sünnetin vahiy ve teşrî kaynağı olduğu hakkında İslam alimleri arasında bir ihtilaf olmamıştır. Ne yazık ki bazı kimseler, yukarıdaki sözümüze karşılık farklı görüşler öne sürerken yanıldıklarını ve İmam Şafii’nin sözünde hataya düştüklerini belirtmeliyiz.
“Müslümanlar arasında geçmiş herhangi bir zamanda, sünnetin hüccet ve hüccetinin bedahetinde hiç bir ihtilaf olmamıştır. İmam Şafii’nin Cimaul İlim veya başka yerlerde naklettiği hususunda yanılgıya düşenler aslında İmam Şafii’nin sözünü gerekli şekilde anlayamamışlardır. Sünnetin, sünnet olması açısından hüciyyetiyle, bu sünnetin nakil yolu olan hüciyyetindeki farkı idrak edememişlerdir. Sünnetin, sünnet olması açısından olan hüciyyetinde, Müslümanlar herhangi bir zaman diliminde ihtilaf etmiş ve herhangi bir fırka tartışma yapmış değildir. Fakat sünnetin, bir ümmetten diğerine nakil vasıtası olan rivayetlere gelince bazı kısımlarında bazı Mutezile ve yine bir kısmında Havariç ve onun hucciyetinde bazı Şia ihtilaf etmiştir.” (Hücciyetüs Sünne, Abdulgani Abdulhalık s. 15)
Sünnet gayet güzel muhafaza edilmiştir. Tarih, hiç bir dönemi Resulün (sav) dönemi kadar aydınlık ve dupduru anlatmamıştır. Accac’ın es-Sünnetu Kabled Tedvin vb. eserler, bu husus için güzel örneklerdir.
*******************************************
Kaideleri unutmayın... Hiç bir sistem başka bir sistemi istemez.
SEN SAMİMİYSEN ÖNCE SEN SENİN SAHİP ÇIKTIĞIN FİKİR İLE SEN NE DERECE ORANTILISIN ONA BİR BAK...
******************************************************
AKLIN SINIRLI OLDUĞUNU HATIRLAYIN.
Batı, insanın düşünen bir canlı olduğunu ve insanın, var oldukça düşünme biçiminin de doğal olarak var olması gerektiğini, hatta insan düşüncesinin sekteye uğratılmasının mümkün olmadığını bildiği için tüm performansını, İslâm düşüncesinin zararlı hale getirilmesi için harcamıştır. İşte sorun, burada ortaya çıkıyor. Başka bir ifadeyle sorun, düşünmenin zararlı bir hale getirilmesiyle ilgilidir. O halde düşünme eylemi, bu zararlardan nasıl kurtarılabilir? Nasıl faydalı hale getirilebilir? Bu soruların cevabı, düşünmenin bizzat kendisinde gizlidir. Evet, Batılı olmayan insan da düşünüyor; fakat düşünmede israfa, ifrata kaçıyor. Her şey, ama her şey hakkında düşünüyor; her şeyin felsefesini yapmaya yelteniyor
*********************************************
Şimdiye kadar düşünme olgusunun, dolayısıyla düşünme metodunun belirlenememesinin altında, araştırmacıların akıldan önce düşünce üzerinde kafa yormaları yatmaktadır. Akıl olgusunu kesin ve şüphesiz bir şekilde öğrenmeden düşünce olgusuna varmak mümkün değildir. Çünkü düşünme aklın; bilim, sanat ve kültürün diğer türleri ise düşünmenin meyvesidir. Bu yüzden önce akıl olgusunu kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde bilmek gerekir. Bu bilgi, düşünme olgusunu bilmeyi ve bu yolda doğru bir metot belirlemeyi sağlayacaktır. Sonunda belirlenen bu metotla bilginin bilim olup olmadığına karar vermek mümkün olacaktır. Diğer bir ifadeyle, kimyanın bilim; psikoloji ve sosyolojinin bilim olmadığını bu şekilde kavramak mümkündür. Aynı şekilde bilginin kültür olup olmadığına -hukukun kültür olduğu, resim yapmanın ise kültür olmadığına- karar verilebilir. Bütün mesele, önce akıl olgusunu kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde bilmek, ardından bu bilgi ışığında düşünme olgusunu ve metodunu irdelemektir. Doğru bir düşünme üslubunu veya üsluplarını elde etmek, ancak bu şekilde mümkün olabilir.
*****************************************************

1 yorum:

  1. Şeytan'ın Allah ile konuşması
    (82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.
    Şeytan'ın Allah ile konuşması ve kibri! (Sad Suresi 71-85 -
    **********************************************************
    Kuran böyle deyip dururken,Buradaki alim sıfatındaki Mehmet okuyan ve Mustafa islam oğlu gibi oryantalistlerin oyuncağı durumundaki kişiler telofon jammer ları gibi bu insanlığın beynine virüs salan dalkavuk alimlerdendir.
    Ali küçük,Nureddin yıldız ve Ubeydullah arslan gibi samimi kişilerde Tarih kitaplarından etkilenerek bu gibi kişiliksiz kişilerle muhatap olmaları "Hıristiyanların Melekler dişimi erkekmi diye tartışmalarına " benzemesine yol acıp oryantalistlerin oyununa gelmişlerdir.
    *********************************************
    Halbuki bizim şu anda olazsa olmazlardan olan Raşidi hilafet çalışmalarına girip bir an önce bu insanlığa yardım etmemizdir.
    ŞİRKE VE ZULME BOYUN EĞMEYEN ALİMLERE OLAN İHTİYAÇ. İSLÂM DEVLETİ HİLÂFETE GİDERKEN MESELELERİMİZ

    İSLAMİ ÇÖZÜM İÇİN NASIL BİR KİTLELEŞME GEREKİR.

    SÜNNET; KUR’AN GİBİ TEFEKKÜR, SİYASET VE TEŞRİ İÇİN KAYNAKTIR

    1921'de ölen, Avusturyalı Yahudi Müsteşrik (oryantalist) Agnas Goldziher "İslâmi Araştırmalar" kitabında şunu yazdı:
    "Kültür tarihi açısından Muhammed'i kendi halkı nazarında bir Peygamber olarak yapan öğretilerinde icad ediciliğin ve dâhilîliğin var olması bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren husus; Muhammed'in kendi öğretilerinin tümünü Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan almasıdır."
    Müsteşrik Maksim Rodenson şöyle yazdı:
    "Bir grup insanların Rasûl'deki durumu vahy olarak saymaları idraksizlikten ileri gelir."
    SÜNNET - VAHY İLİŞKİSİ VE PEYGAMBERLİĞİN VAKIASI

    Sünnetin vahiy ve teşrî kaynağı olduğu hakkında İslam alimleri arasında bir ihtilaf olmamıştır. Ne yazık ki bazı kimseler, yukarıdaki sözümüze karşılık farklı görüşler öne sürerken yanıldıklarını ve İmam Şafii’nin sözünde hataya düştüklerini belirtmeliyiz.
    “Müslümanlar arasında geçmiş herhangi bir zamanda, sünnetin hüccet ve hüccetinin bedahetinde hiç bir ihtilaf olmamıştır. İmam Şafii’nin Cimaul İlim veya başka yerlerde naklettiği hususunda yanılgıya düşenler aslında İmam Şafii’nin sözünü gerekli şekilde anlayamamışlardır. Sünnetin, sünnet olması açısından hüciyyetiyle, bu sünnetin nakil yolu olan hüciyyetindeki farkı idrak edememişlerdir. Sünnetin, sünnet olması açısından olan hüciyyetinde, Müslümanlar herhangi bir zaman diliminde ihtilaf etmiş ve herhangi bir fırka tartışma yapmış değildir. Fakat sünnetin, bir ümmetten diğerine nakil vasıtası olan rivayetlere gelince bazı kısımlarında bazı Mutezile ve yine bir kısmında Havariç ve onun hucciyetinde bazı Şia ihtilaf etmiştir.” (Hücciyetüs Sünne, Abdulgani Abdulhalık s. 15)
    Sünnet gayet güzel muhafaza edilmiştir. Tarih, hiç bir dönemi Resulün (sav) dönemi kadar aydınlık ve dupduru anlatmamıştır. Accac’ın es-Sünnetu Kabled Tedvin vb. eserler, bu husus için güzel örneklerdir.
    *******************************************
    Kaideleri unutmayın... Hiç bir sistem başka bir sistemi istemez.
    SEN SAMİMİYSEN ÖNCE SEN SENİN SAHİP ÇIKTIĞIN FİKİR İLE SEN NE DERECE ORANTILISIN ONA BİR BAK...

    YanıtlaSil