VAROLAMAYAN BİR GEÇMİŞİ YAŞAMAK
Tarihsel, toplumsal, kültürel yıkımlara karşı ancak, bilinçli bir varoluşla direnilebilir. Bilinçli varoluşlar söz konusu olmadığında, sürüklenmekten başka yapılabilecek her hangi bir şey yoktur. Hangi gerekçeyle olursa olsun sürüklenmek, yozlaşma ve bayağılaşmaları derinleştirir. Sürüklenmek daha çok ilkesizlik ve onursuzlukla ilgilidir. Geçmişin kronoloik olarak okunması, nicel boyutlar içerisinde okunması, siyasal olaylarla sınırlı birçerçeve içerisinde okunması, yorumlanması ve yaşatılması, yüzeysel bir uğraş olmaktan öte geçemez.
Bu tür yaklaşımlar sebebiyledir ki, günümüzde biz Müslümanlar yaşamayan bir geçmişi referans olarak almaya devam ediyoruz. Geçmişin yeniden yaşanılabilir hale getirilmesi demek, tarihi yeniden İslami ilkeler temelinde yönetebilecek bir duruma gelmek demektir. Yaşamayan bir geçmişle birlikte olmak, bu konuda ısrar etmek, geçmişi tahnit etmek gibidir. Hep geçmişte yaşayan bir zihin ve ruh dünyası, hep geçmişte yaşayan bir kültür dünyası tarihi kesintiye uğratır. Varoluşsal süreklilik, geçmişin-şimdi'nin-geleceğin bütünlüğünü, iç içe geçmiş zamanların bütünlüğünü temsil eder.
************
Onun için şu yeni en son teknoloji ve ilimle donatılmış fikri piyasaya sürerek insanlığın kurtuluş istikametine belirlemek,öncü olduklarını ileri sürenlerin işidir.
Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir.
İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder