18 Eylül 2013 Çarşamba

Ictimai Nizam

Ictimai Nizam
NESEB


İlahi hikmet kadının doğum ve hamilelik mahalli olmasını gerektirmiştir. Bu nedenle kadının evlilik hayatında yalnızca bir erkekle yetinmesi gerekmiş ve aynı anda birden fazla erkekle evlenmesi yasaklanmıştır. Herkesin nesebini tanıması için kadının aynı anda birden fazla erkekle evlenmesi haram kılınmıştır. Şeriat nesebin sabit olması konusuna çok önem vermiş ve bununla ilgili hükmü tüm detaylarıyla açıklamıştır.
Gebeliğin en az süresi altı, genellikle dokuz aydır. En uzunu ise iki yıldır. Bir erkeğin evlendiği kadın, evlilik tarihinin başlangıcından itibaren altı ay sonra doğum yaparsa çocuk erkeğe aittir. Zira Nebi (s.a.v.):
"Çocuk yatağın sahibine aittir"  buyurmaktadır. Özetle: Evlilik tarihinden itibaren kadın, altı ay sonra doğum yaptığı için doğan çocuğun evlilik neticesinde meydana geldiği kesindir.
Ancak erkek, altı ay veya daha fazla bir süre içerisinde doğum yapan karısından doğan çocuğun kendisine ait olmadığını söylerse ve bu durum araştırılıp ispat edilirse, araştırmış olması şartıyla erkeğin bu iddiası kabul edilir. Ancak bu şartlar yerine getirilmezse erkeğin babalığı kabul etmemesinin bir anlamı yoktur. Kabul etse de etmese de çocuk ona aittir. Böylesi bir durumda aranan şartlar şunlardır:
1. Neseben reddedilen çocuk diri olarak doğmalıdır. Çünkü ölü olarak doğan bir çocuğun nesebini, nefyetmenin bir anlamı yoktur. Zira böylesi bir durum şer’i hükmü gerektirmemektedir.
2. Erkek, sarahat veya delalet yoluyla çocuğu olduğunu ikrar etmemiş olmalıdır. Sarahat veya delalet yoluyla çocuğu olduğunu ıkrar ederse nesebi nefyetmesi doğru olmaz.
3. Çocuğun nefyedildiği dönemin; doğum, çocuğa ait eşyaların satın alınması veya kendisi yokken karısının doğum yaptığını bilmesi gibi özel zamanlarda ve özel durumlarda gerçekleşmesi.
Bu hallerin ve vakitlerin dışında erkeğin nesebi reddetmesi geçerli sayılmaz. Karısı çocuğu doğurduğu zaman çocuğu reddetme imkanı olduğu halde sükut etmişse, çocuğun nesebi kocaya aittir, bundan sonra onu reddedemez. Çocuğun durumunu bilir, onu reddetme imkanı olur ve buna rağmen reddetmezse çocuğun nesebi sabit olur. Çünkü Rasulullah (s.a.v.):
"Çocuk kimin yatağında bulunursa ona aittir."  buyurmuştur. Çocuğun doğumunu bilmediğini iddia ederse; yani, çocuğun doğumundan haberdar olmasını engelleyen, uzak bir ülkede bulunması gibi bir nedenden dolayı çocuğun doğumundan habersiz olduğunu iddia ederse, yemin ile birlikte adamın sözü geçerli olur. Çünkü burada asıl olan haberdar olmamaktır. Ancak doğum sırasında kadın ile birlikte evde bulunması gibi doğru söylediğini ortadan kaldıracak bir durum varsa adamın bu iddiası reddedilir. Çünkü bu durumda çocuğun doğumundan haberdar olmaması mümkün değildir. Ancak koca, “Çocuğun doğduğunu biliyordum, fakat reddetmem gerektiğini veya hemen nefyetmem gerektiğini bilmiyordum”derse, diğer insanları bu türden konuların hükümlerini bilmedikleri gibi adam da mazur görülür. Çünkü bu türden şer’i hükümler herkesin bileceği konular değildir. Bundan dolayı, buna ait hükümden habersiz olabilir. İslâm’a yeni girmiş ve onu kabul etmiş kimsenin durumu bu nevidendir. Bu nedenle bu kimselere İslâm’a yeni girmiş kimse gibi işlem yapılır. Ancak bu türden konuları bilecek durumda olanlara cahil kimse gibi muamele yapılmaz. Dolayısıyla özrü kabul edilemez.
4. Çocuğu reddetme olayını lian olayı takib etmişse veya çocuğun reddini lian ile yapmışsa çocuk, ancak tam olarak yapılacak lian ile reddedilebilir.

Bu dört şart tahakkuk edince çocuk reddedilir ve kadına verilir. İbni Ömer’den rivayet edildiğine göre; Rasulullah zamanında bir adam kendi karısına lianda bulunmuş ve ondan olan çocuğu reddetmişti. Allah Rasulü de karı kocayı birbirinden ayırmış ve çocuğu da kadına vermişti. Çocuğu reddetme şartları tahakkuk etmeyince çocuk reddedilemez. Bundan dolayı, çocuğun nesebi kocaya ait olur ve evlatlık hükümlerinin hepsi buna göre cereyan eder. Doğan çocuğun kocadan olup olmadığı ile ilgili hüküm budur. Eğer karı koca arasındaki ihtilaf, çocuğun kadından doğup doğmadığı konusunda ise; kadın, "ben senden doğum yaptım" derse; erkek de: "Hayır, senden herhangi bir doğurma olayı tahakkuk etmedi" derse, bu takdirde kadının davasını ispat için Müslüman bir kadının şahadetine başvurulur. Bu durumda tek bir kadının şehadeti yeterlidir. Çünkü neseb; doğumun yapıldığı yatak ile sübut bulur. Doğumun sübutu; şehadet şartlarına havi bir kadının şehadeti ile tahakkuk eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder