19 Şubat 2014 Çarşamba

İFK OLAYI.İFTİRA//

11 — O uydurma haberi getirenler içinizden bir zümredir. Bunu kendiniz için kötü sanmayın. O sizin için hayırlı olmuştur. O kimselerden herbirine kazandığı günaha karşılık ceza vardır. İçlerinden elebaşılık yapana da en büyük azap vardır.
12 — Onu işittiğiniz vakit mü'mîn erkeklerle, mü'min kadınların kendiliklerinden hüsni zanda bulunup "bu apaçık bir iftiradır"
demeleri lâzım değil miydi?
13 — Buna karşılık dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki onlar şahitleri getiremediler, öyleyse Allah katında yalancıların ta kendisidirler.
14 — Dünya ve âhirette Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı içine daldığınız yaygaradan dolayı her halde size büyük bir azap çarpardı.
15 — Onu dilinize dolamıştınız. Ve bilmediğiniz şeyleri ağzınıza alıyordunuz, önemsiz bir şey sanıyordunuz ama Allah katında
önemi çok büyüktü.
16 — Onu duyduğunuz zaman "bunu söylememiz bize yakışmaz. Hâşâ bu büyük bir iftiradır." Demeniz gerekmez miydi?
17 — Eğer mü'min kişilerden iseniz buna benzer bir şeye bir
daha dönmemeniz için Allah öğüt veriyor.
Bu olay,(lfk olayı) bütün insanlık tarihinin en temiz ruhlarına
dayanılmaz acılar çektirmiş ve bütün İslâm ümmetine uzun tarihinin en çetin tecrübelerinden birini yaşatmıştır. Resulullah (S.A.) ın
sevgili zevcesi Âişe'nin, Ebubekir Sıddık ve zevcesinin ve Saffan
îbn Muattarın kalbleri tam bir ay üzüntü ve dayanılmaz bir ıstırap içinde kalmıştır. Şimdi bu ıstırabın kıssasını ve şu ayetlerin sırrını anlatan Hz. Âişe'yi dinleyelim.
Zührî, Urve ve başkaları yoluyle Hz. Âişe'nin (R.A.) şöyle söylediği rivayet edilir: Resulullah (S.A.) sefere çıkmayı murat edince

zevceleri arasında kur'a çekerdi. Kur'a kime çıkarsa seferde onu beraberinde alırdı. Yine O, gazalarının birinde kur'a çekti. 1 Kur'a bana çıktı. Hicab âyeti nazil olduktan sonraydı. Resulullah'la beraber ben de sefere çıktım. Ben deveye yüklenen hevdec'de yolculuk ediyor ve onunla indirilip bindiriliyordum. Yola devam ettik. Resulullah (S.A.) bu savaşı bitirdikten sonra avdet etti; Medine'ye yaklaşmıştık. Bir gece konakladığımız yerde kafileye hareket emrini verdi. Tam harekete hazırlanıldığı sırada kalktım ve ordunun ilerisine geçerek hacetimi defettim. İşimi bitirdikten sonra kafileye doğru dönerken elimle göğsümü tutunca «Zafar» gözboncuğundan dizilmiş
olan gerdanlığımın kopmuş olduğunu gördüm. Onu aramak için tekrar geri döndüm. Gerdanlığı aramak beni bir hayli geciktirdi. Bu
arada, bana hizmet edenler gelerek benim hevdecimi deveme yükleyip götürürler. Onlar beni içinde sanırlar. Çünkü o zamanlar kadınlar ağır vücutlu değillerdi; zira az yerlerdi. Hevdeci kaldırınca
hafifliğini garipsemezler ve onu deveye yüklerler. Bense genç yaşta
idim. Deveyi kaldırıp yollarına devam ederler. Bu sırada ben gerdanlığımı buldum. Ordu gittikten sonra konak yerine geldimse de,orada kimseyi bulamadım. Olduğum yerde beklemeye karar verdim.
Hevdeci mi yoklayıp beni bulamayınca beni aramak için döneceklerini sanmıştım. Oturup beklerken uyuyakalmışım. Safvan İbn Muattal es-Selemı El Zekvani adındaki zat, ordunun arkasından gelirdi. Bütün gece yürümüştü, benim olduğum yere gelince uyuyan bir insan karaltısı gördü. Bana doğru yaklaşınca beni tanıdı. Çünkü o,
Hicap âyeti nazil olmazdan önce beni görürdü. Beni tanıyınca "İnnâ
lillâhî ve innâ ileyhi raciûn" demesiyle uyandım. Elbisemin eteği ile
yüzümü peçeledim, vallahi bana bir kelime bile söylemiyordu. Onun
«İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn» demesinden başka ondan bir kelime bile işitmedim. Devesinden inip onu çöktürdü ve ön ayaklarına
basarak binmemi sağladı. Önden deveyi çekmeye başladı, nihayet
orduya geceleyecekleri yerde yetiştik. Bundan sonra hakkımda iftira ederek helak olan olmuştu. Suçun en çoğunu Abdullah İbn Übey
lbn Selûl yüklenmekteydi. Medine'ye geldik, orada tam bir ay hasta
yattım, "İfk" olayı ile ilgili şahıslar hakkındaki dedikodu halk arasında almış yürümüştü. Ama ben bundan habersizdim. 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder