22 Mart 2014 Cumartesi

Salih amel de şu halde Allah'ın bir lütfudur ki nimetine şükreden kullarını ona muvaffak kılar.

"Rabbim, bana ve ana-babama verdiğin nimete şükürde, hoşnut
olacağın şeyi yapmakta beni muvaffak eyle ve rahmetinle beni salih kulların arasına koy." 
Salih amel de şu halde Allah'ın bir lütfudur
ki nimetine şükreden kullarını ona muvaffak kılar. Rabbinden yardım dileyen ve nimetine şükredebilmesi için bütün varlığını birleştirmesini isteyen şükredici Süleyman kulu da Rabbinden
aynı zamanda onu hoşnut edecek salih amele kendisini muvaffak
kılmasını diliyor. Zira biliyor ki salih amel Allah'ın bir başka nimeti ve lütfudur.
"Ve Rahmetinle beni salih kullarının arasına koy."
Rahmetinle koy beni... Çünkü biliyor ki Allah'ın salih kullarının arasına girmek bir ilâhî rahmettir ki kulun imdadına erişir ve
onu salih ameller işlemeye muvaffak kılar ve böylece o da salih kullar zümresine girer. Bunu biliyor ve bildiği için Rabbine yalvarıyor ki kendisi de bu kafileye katılsın. Salih amel işleyen kulların zümresine girerek rahmete erenlerden olsun. Evet Allah'ın kendisine peygamberlik nimetini lütfettiği cinleri, insanları ve kuşları emrine amade kıldığı bir peygamber olarak O Rabbine böyle yalvarıyor. Peygamber olarak seçilse bile Allah'ın kendisini bağışlayacağından ve
O'na karşı amellerinde eksiklik yapmaktan şükrünü tam olarak ifa
edememekten endişe duyuyor. İşte Allah korkusunun en hassas ve
keskin şekli budur. 
Nimeti ilâhînin tecelli ettiği anlarda bile hep
Allah'ın rızasını ve rahmetini dilemek ve ona can atmak tıpkı bir karıncanın söylediğini anlayan Süleyman'ın Allah'ın kendisine
bu lütfü ihsanından dolayı şükretme gücünü vermesini dilediği gibi.
Burada biz bir mucizeyle değil iki mucizeyle karşı karşıya bulunuyoruz. Bunlardan birisi Süleyman peygamberin bir karıncanın karıncalar topluluğunu uyardığını farketmesidir. Bir diğeri
ise karıncanın bu gelen ordunun Süleyman peygamber ve ordusu olduğunu anlamasıdır. Birinci mucize Allah'ın Süleyman
peygambere öğrettiği bir mucizedir. Bir peygamber ve insan olarak
Hz. Süleyman 'ın karıncaların dilini anlaması, insan aklına
karıncanın söylediğinden çok daha basit bir mucize olarak görünür.
Çünkü karınca gelenlerin büyük bir kalabalık olduğunu ve yürüdükleri zaman karıncaları ezebileceklerini kendi iç güdüsüyle Allah'ın ona lütfettiği hayatını koruyucu güçleriyle fark edip kaçabilir.
Ama bir karıncanın bu gelen kalabalığın Hz. Süleyman ve
ordusu olduğunu bilmesi işte bu alışılanların çok ötesinde fevkalâde bir olaydır. Ve işte buradaki ikinci mucize de budur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder