40 — De ki: "Allah'ı bırakıp taptığınız ortaklarınıza bir baktınız mı? Yerden herhangi bir şey yarattıklarını bana gösterin."
Yoksa onların göklerde bir ortaklığı var mı? Yahut biz onlara bir kitap vermişiz de kendileri bundan apaçık bir hüccet üzerinde midirler? Hayır, o zalimler birbirini aldatmaktan başka bir vaadde bulunmuyorlar.
Hüccet gayet açık, delil ortadadır. İşte yeryüzü, üzerindeki canlı cansız her şeyi ile göz önünde duruyor. Bunlardan hangi parça
veya hangi şeyi Allah'tan başka birinin yarattığı ve meydana getirdiği iddia edilebilir. Biri tutsa da böyle bir iddiaya cüret etse, her şey o sahte davacının suratına çarpar, yalan olduğunu haykırır. Zira, yoktan varedenin ancak Allah olduğunu her şey biliyor ve ilân
ediyor. Hakteâlânın yapısı öylesine san'at eserleriyle mahmuldür
ki, hiç bir iddia eden onu kendine mal edemez ve başkasına da nisbet edemez. Çünkü hiç kimsenin san'atı O'nunkine uymaz, benzemez. Fani ve âciz insanların yaptığı. Yüce Allah'ınkinin yanında sönük ve hiç kalır
"Yoksa onların göklerde bir ortaklığı var mı?"
Elbette ki yoktur böyle bir şey... Hiç kimse, ilâh oldukları iddia olunanların, ne göklerin yaratılışında ve ne de, kim olursa olsun göklerin mülkiyetinde ortaklığı bulunduğunu söylemeye cesaret edemez. Nihayet onların zannettiği şey, semadan bir haber vermeleri için şeytanlardan yardım talebinde bulunmaları veya âhirette şefaatlerini ummalarından ibarettir.
Hiç bir zaman iddialarında, gökte bir ortaklıkları olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmemişlerdir.
"Yahut biz onlara bir kitap vermişiz de kendileri bundan apaçık bîr hüccet üzerinde midirler?"
Bu dereceye kadar... Sanki Allah onlara bir kitap vermiş de
onlar bu kitabı kesinlikle bilmiş ve muhtevasından emin bulunmuşlarcasına... Oysa, bunlar böyle bir dereceye ermiş değiller...
Maamafih bu inkâr! sualin şeriklere değilde bizzat müşriklere tevcih
edilmiş olması da muhtemeldir. Çünkü onların şirkte İsrarları, bu
akidelerini Allah'ın indirdiği bir kitaptan aldıkları ve dolayısıyle
açık bîr hüccet ve burhan üzere bulundukları hissini uyandırabilir.
Ayrıca bu ikinci manadan şu gerçeği çıkarmak da mümkün :
İman ve akide meselesi, ancak Allah'tan gelen açık bir kitaptan öğrenilebilir. Ve bu kitap akidenin itimat edilir tek kaynağıdır. Oysa
onların iddialarında böyle şey yoktur. Hz. Peygamber (S.A.) ise
kendilerine Allah katından bir K i t a p 'la gelmiştir. Peki, ne diye
hâlâ yola gelmez de yüz çevirirler? Halbuki akidenin esaslarını alacak tek merci bu yoldur.
"Hayır o zalimler birbirini aldatmaktan başka bir vaadde bulunmuyorlar."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder