İç âlemdeki iman delilleri serdedildikten sonra dış âlemdeki
iman delillerine geçiliyor. Gerçi .insanlar bunu görüyor, biliyor ve fark ediyorlar ama görmemezlikten geliyorlar:
17 — And olsun ki: Biz sizin üstünüzde yedi tabaka yarattık.
Biz yarattığımızdan habersiz değiliz.
18 — Gökten yetecek kadar su indirdik de onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz.
19 — Onunla sizin için hurmalıklardan, üzümlüklerden nice
bağlar ve bahçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler vardır. Onlardan yersiniz.
20 — Turi sina'da yetişen, yiyenlere yağ ve katık veren bir
ağaçtan var ettik.
21 — Davarlarda da sizin için ibret vardır. Onların karınlarındakinden size içiririz. Daha bir çok faydaları vardır sizin için. Ve onlardan yersiniz de.
22 — Hem onların üzerinde, hem de gemilerin üstünde taşınırsınız.
Ayeti kerime önce bu delilleri saymaya başlıyor ve hepsini birbirine bağlıyor. Allah'ın kudretine delil olmaları dolayısıyle aralarındaki irtibatı gösteriyor, Allah'ın idaresine delil olmaları niteliğiyle ifade ettikleri mânaları belirtiyor. Hepsinin de teşekkülü, yaptıkları vazife ve yönelişleri bakımından tam bir birlik içerisinde bulunduklarını gösteriyor. Hepsine hükmeden kanun bir tek kanundur.
Vazifeleri ayrı ayrı olmakla beraber birbirlerini desteklerler. Allah'ın şerefli kıldığı insanoğlunun yaratılışında bütün bunların hesaplandığını gösteriyor. Ve böylece sûrenin akışı içerisinde insanın doğusundaki merhalelerle kâinattaki bu tablolar birbirine bağlanıyor.
"And olsun ki Biz sizin üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz yarattığımızdan habersiz değiliz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder