9 Eylül 2014 Salı

Hizb-ut Tahrir Medya Ofisi -“Hep Birlikte İslam Karşıtı Politikalara Karşıyız” Adında Yeni Bir Kampanya Başlatılacak

Hizb-ut Tahrir Medya Ofisi -“Hep Birlikte İslam Karşıtı Politikalara Karşıyız” Adında Yeni Bir Kampanya Başlatılacak

ALLAHU EKBRER
BU DEMEK OLUYOR Kİ RAŞİDİ HİLAFET DEVLETİ YAKINLAŞTI..
------------------------------------------------------------------
BU SİSTEMLERİN, KİŞİLERİ KORKUTMA POLİTİKASIDIR.
BAŞIMDAN GECEN BİR OLAYI ANLATAYIM SİZLERE..
Bir gün bütün polis bürolarına türk mekanlarına bir afiş astılar orada şöyle yazıyordu.
Silah bulunduran 10 yıl ceza veya 100.000 bin gulden,Bıçak bulunduran 1 yıl ceza veya 10.000 bin gülden ödeyecek.
Aradan 3 gün geçmedi beni silahla yakaladılar 1 veya 2 gün içeride yattım çıktım.
Millet dediki 100.000 gülden yatırdı çıktı geldi.Halbuki bir kuruş yatırmadığım gibi bir iki gün beni müsafir edip gönderdiler.
Yani diyeceğim şudur bu sistemler kişilerin duygularından korku duygusunu etkilemek için yaparlar böyle konuları..
DUYGU VE FİKİRLERİNİ SENİ YARADANDAN BAŞKASINA TESLİM ETME...
Mevki makam,şan şöhret sahibi olduğunu sanan güç sahipleri ve Alim olduğunu sanan zalim mahluklara...
Sizler peygamberlerle,dava adamlarıyla,müminlerle savaştığınızı zannederek Allah'la savaşıyorsunuz.iyi düşünün öyle fiillerinizi gerçekleştirin.
Peygamber ve varisleri sadece tebliğ etmekle memur.Başına gelenlerlede imtihan oluyor.
Bazı mahlukların duygularına, Kuran ve sünneti hakim kılamayanları kullandığınızı zannederek Allah'ı yendiğinizi zannetmek şeytanın vesveselerindendir.
Halbuki sizler şeytanın vesveselerine uyarak ebedi hayatınızı kaybediyorsunuz.
Yok ben kaybetmek istemiyorum fakat yolu da bilmiyorum dersen eğer..
İSLÂM AKİDESİ
Akideler ancak, kesinlik ifade eden delilden alınır. Akidenin delilinin kesin olması lazımdır. Çünkü Allahu Teâla zannî olana itikat edenleri zemmederek şöyle buyurmuştur : "Onlar zandan başkasına tabi olmazlar. Halbuki, zan haktan bir şey ifade etmez." [5] Bu hitapla akide hakkında konuşurken zanna tabî olanları teşhir edip azarlamıştır.
Allahu Teâlâ zanna bir delalet (sapıklık) olarak itibar etmiştir. Nitekim Allahu Teâlâ; "Eğer sen yeryüzündekilerin çoğunluğu
na itaat edersen seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başkasına uymazlar." [6] buyurmuştur. Allah zanna hiç bir zaman ilim (kesin delil) olarak itibar etmemiştir. Nitekim Allahu Teâlâ şöyle buyurdu : "Onunla (inandıklarıyla) ilgili kendilerinde ilim (kesin delil) yoktur. Ancak, zanna uyarlar. Halbuki zan, haktan bir şeyi ifade etmez." [7]
[5] Necm : 28
[6] En'am : 117
[7] Nisa : 157
http://islamdevleti.info/sohbet/Islam_Akidesinin_Ozelligi.htm

"Ey iman edenler! Allah ve Resulü sizi size hayat verene davet edince onlara icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz kesinlikle O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal: 24)
SAHİH BİR İSLÂMÎ KİTLE İLE ÇALIŞMANIN FARZİYETİ
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2014/08/sahih-bir-islami-kitle-ile-calismanin_33.html?spref=fb
Buna göre bugün İslâm davasını taşıma görevini ifa ettiğini iddia eden Müslümanlar şu hususu çok iyi bilmelidirler. Şu anda Müslümanların üzerine düşen farz, ne Müslüman olmayanların Müslüman olmalarını sağlamak, ne fakir öğrencilere yardım toplayıp onlara yurtlar, dershaneler açmak veya Kur’an kursları açıp oralarda hafız öğrenciler yetiştirmek, ne de özel okullar veya üniversiteler açmaktır. Bugün Müslümanlar arasında cari olan bu ve benzeri faaliyetlerin hiçbiri Müslümanların üzerlerine düşen farzlardan değildir. Herhangi bir Müslüman veya cemaat bunlardan herhangi birisini yaparsa Allahu Teala katında sevap kazanır. Ancak kesinlikle Allahu Teala'nın üzerine farz kılmış olduğu İslâm’i hayatı yeniden başlatma farziyetini yani Raşidi Hilâfet Devleti'ni kurma farzını eda etmiş sayılmayacağı için Allah'ın huzuruna günahkar olarak çıkacaktır. Çünkü bu türden çalışmaların hiçbiri Hilâfet Devleti'ni kurma farziyetini yerine getirme çalışmasından sayılmaz. Nasıl Ramazan ayının dışında nafile bir oruç tutan kimse farz olan Ramazan orucunu tutmuş sayılmıyorsa, geceleyin gece namazı kılan veya kuşluk namazını kılan bir kimse kıldığı bu namazlardan sevap kazanmış olsa bile üzerine farz olan beş vakit farz namazlarını kılmadığı sürece bunların sorumluluğundan kurtulamıyorsa, yukarıda saydığımız birtakım hayır amellerini yapan bir kimse de Hilâfet Devleti'ni kurma farzını yerine getirmiş sayılmaz. Çünkü bunların her biri hakkında İslâm'ın hükmü ve edasında İslâm'ın ortaya koyduğu metod farklıdır. Namaz kılmanın şekli farklı olduğu gibi oruç tutmanın veya hac etmenin şeklide birbirinden farklıdır. Aynı şekilde Hilâfet Devleti'ni kurmanın metodu da bunların hepsinden farklıdır.
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2014/08/dogru-sahih-bir-islami-kitlede.html?spref=fb
Fikirlerden Bir Demet (Sohbet)
http://islamdevleti.info/yazilar/yazilar/sohbet.html
Tüm Müslümanları Yeniden Râşidî Hilâfet'i Kurmaya Dâvet Eder
https://www.facebook.com/video.php?v=783668431653970
Bu yolu takip edeceksin.inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder