2 Ekim 2014 Perşembe

DAVA ADAMLARINA

35 — Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar için acele etme. Onlar vaadolunduklarını gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Fasıklar güruhundan başkası helak edilir mi hiç?

Bu âyetteki her kelimenin köklü bir kaynağı var. Her ifadenin ötesinde bir duygu ve düşünce âlemi gizli. Mânâ ve işaretler, mesele ve değerler mevcut.

“Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de
sabret.”

Bu sözler Hz. Muhammed’e söyleniyor. Kavminden çekeceklerini çekmiş, göreceklerini görmüş olan bir peygambere. Yetim doğan, birbiri ardı sıra yeryüzünün her türlü koruyucu vasıtalarından, dostlardan ve yardımcılardan tecrit edilen, önce babasını, sonra annesini, sonra dedesini, sonra amcasını en sonunda da kendine şefkat kucağını açan vefakâr eşini yitiren peygambere... Ama Allah onu ve dâvasını her meşgaleden tecrit etmiş, her türlü zahiri dayanak ve destekçiden âri kılmıştır. Müşrik akrabalarından düşmanlarından görmeyeceği kadar şiddet görmüştür o. Kabile kabile, fert fert dolaşarak yardım dilemişse de her seferinde red cevabı alarak yardımsız bırakılmış, bazı kereler de alay ve istihza ile karşılaşmış, beyinsizlerin taşına maruz kalmış ve tertemiz ayakları al kanlara boyanmıştır. İşte bütün bunlara maruz kalan peygamber yine de yüce bir huşu ve huzu içerisinde Rabbine yönelmekten başka bir-şey yapmamıştır.

-----------------------------Bütün bunlardan sonra yine gelen emirde Rabbine yönelmesi belirtilmektedir. “Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar için acele etme. “Ama yol zahmetlerle doludur. Bu dâva yolu acılar ve işkenceler yoludur... Öyle meşakkatlerle dolu bir yol ki kendisini dâvasına adamış, herşeyden feragat etmiş salabet sahibi saf ve tertemiz Allah elçisi Hz. Muhammed Mustafa ’nın ruhu gibi büyük bir ruh dahi inatçıların husumetine karşılık acele etmemek ve sabretmek gibi ilâhı bir tevcihata ihtiyaç hissediyor. Evet... Gerçekten de bu yoldaki zorluklar desteğe ve teselliye muhtaç kılar kişiyi. Zahmetler sabrı gerektirir. Karşılaşılan acılar ve işkenceler İlâhî şefkat kâsesinden bir nefes tatlı suyu icap ettirir.-------------------------------------

--------------“Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar için acele etme.”------------

Hep peygamberi teşci, teselli ve sabra davet, sonra da tatmin:

“Onlar vaadolunduklarını gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar.”
Doğrusu kaldıkları süre çok kısadır. Günün bir ânı kadar. Vakıa âhiret hayatından önce yaşadıkları hayat bir göz açıp kapayacak kadar ancak zaman alır. Gündüzün bir anında bırakacak tesirlerin ötesinde bir iz bırakmaz ruhlarda. Sonra kesin neticeyle karşılaşırlar. Ve ardından ebediyen devam edecek olan sonsuz bir hayat başlar. Felâkete ve elîm azaba duçâr olmadan önce geçirdikleri o saat aslında tebliğ saatidir:

“Bu bir tebliğdir. Fasıklar güruhundan başkası helâk edilir mi hiç?”

Hayır. Şüphesiz ki Allah kullarına zulmetmek istemez... Katiyen... -----------------öyleyse dâva adamı karşılaştığı acılara tahammül etsin. Ve dayansın...------------------- Bu dünyadaki hayatın ancak gündüzün bir anı kadar, fazla değil... Ve sonra olacaklar olur...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder