2 Ekim 2014 Perşembe

O küfredenler ateşe sunuldukları gün:

34-O küfredenler ateşe sunuldukları gün: “Nasıl bu gerçek değil miymiş?” denildiğinde: “Rabbımıza and olsun ki evet gerçekmiş” derler. O da: “Şu halde küfrettiğinizden dolayı azabı tadın.” der.

Tablo bir hikâye ile veya hikâyeye girişle başlıyor: “O küfredenler ateşe sunuldukları gün”... Bu âyetleri duyanlar daha ne olacağını bekleyip dururken birden bakıyoruz ki tablo bütünüyle müşahhas olarak gözler önünde. Ve işte ortaya konulan tabloda karşılıklı konuşmalar başlıyor: “Nasıl bu gerçek değil miymiş?”

Aman ne sual? Hayır hayır daha da kötüsü. Yalanlayan, istihza eden ve bugünün gelmesini çabucak isteyenlerin başına gelen felâket ne kötü! Şu anda inkâr ettikleri gerçek karşısında boyunlarını büküp durmaktan başka bir şey yapmıyorlar...

Verdikleri cevap rüsvaylık dolu zillet ve dehşet dolu: “Rabbimize and olsun ki evet gerçekmiş..”... Böyle yemin ediyor onlar da. “Rabbimize and olsun ki”. Kendilerini ona çağıran insana uymadıkları, onun gönderdiği peygamberi dinlemedikleri ve Rubûbiyeti-ni kabul etmediklerini Rablerine yemin ediyorlar.. Evet dün inkâr ettikleri gerçeğe şimdi kalkıp and içiyorlar.

Ve işte o zaman soru daha da genişleyerek rüsvaylığın ve terzliğin zirvesine ulaşıyor. Ama o zaman iş bitiyor konuşmalar kesiliyor: “Şu halde küfrettiğinizden dolayı azabı tadın.”

“İş tamamdır.” denir gibi bir şey. Sanki suç aşikârdır. Cani suçunu itiraf etmektedir, öyleyse doğru cehenneme götürün, gibi bir ifade. Zaten tablonun çabucak gözler önüne serilişindeki asıl maksat budur. Onların karşılaşacağı durum kesindir. Kabul veya red için fırsat yoktur. Onlar zaten önce inkâr ediyorlardı. Şimdi de gelmiş kusurlarını itiraf ediyorlar. Öyleyse tadsınlar tadacaklarını.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder