Elif, Lam, Mim.
Rumlar yenildiler.
Yakın bir yerde. Onlar bu yenilgilerinden sonra galip geleceklerdir.
Bir kaç yıl içinde. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün mü'minler sevineceklerdir.
Gerçekten de Allah'ın vaadi doğru çıkmış ve ihsan ettiği zaferle mü'minleri sevindirmiştir:
"O, dilediğine yardım eder. Ve Aziz'dir ve R a h İ m 'dir."
Şu halde mesele eninde sonunda Allah'ın elindedir. O, dilediğini muzaffer kılar ki meşiyetini sınırlandıracak hiç bir güç yoktur.
Neticenin nasıl olmasını dilerse öyle halk eder sebepleri. Bunun için
zaferi Allah'ın meşıyetine bağlamakla sebeplerin varlığı arasında bir
çatışma söz konusu olmaz. Çünkü bu mevcudata hükmeden prensiplerin hepsi o engin meşiyetlen sadır olmuştur. Ve yine ayni ilahi meşiyet yeryüzünde bîr takım geçerli kanunların bulunmasını ve mevcudatın sabit ve değişmez nizamları olmasını irade buyurmuştur Zafer ve hezimet te o engin meşîyeün istediği kanunlara uygun olarak
beliren sebeplerden neşet eder
İslâm akidesi bu konuda sade ve açık olduğu kadar mantıkîdir
de. Çünkü her meseleyi Allah'a havale eder. Ancak realiteler dünyasında sebep ve sonuç kanunlarını gerçekleştiren vasıtaları da insanoğlunun üzerinden kaldırmaz Aynı sebepler aynı sonuçları doğursa da doğurmasa da kişi sebeplere baş vurmakta geri bırakılmaz.
Neticede her şeyin sonucu Allah'ın tedbirine bağlıdır Nitekim Hz.
Peygamber mescidi Nebevinin önünde devesini başıboş bırakarak
mescıdde namaz kılan bedeviye "hani deven?" diye sorduğunda, bedevi "Allah'a tevekkül ettim" deyince Hz. Peygamber buyurmuştur
ki "Bağla öyle tevekkül et." Şu halde İslâm akidesinde tevekkül, sebeplere sarılmakla mukayyettir. Neticede mesele Allah'a havale
edilir:
"O dilediğine yardım eder. Azizdır. Rahim dir "
Bu zafer, realiteler dünyasına çıkaran kudretli gücün kuvvetiyle meydana gelmiştir. Ayrıca insanların menfaatine uygun olan rahmetle alâkası vardır. Zafer hem yenilenler, hem de yenenler için bir
rahmet vesilesi olabilir. Çünkü: "Allah insanların bir kısmını bir
kısmiyle def etmeseydi yeryüzü fesada uğrardı" hükmü bir gerçek-
tir Yeryüzünün fesada uğramayıp salâh bulması İse hem yenenler,
hem de yenilenler için netice itibariyle bir rahmettir:
Bu Allah'ın vaadi. Allah vaadinden asla caymaz. Ama insanla-
rın çoğu bilmezler.
Onlar dünya hayatının görünen kısmını bilirler. Ahi retten ise
onlar habersizdirler.
Zafer Allah'ın vaadidir. Ve muhakkak hayatta tahakkuk edecektir Çünkü "Allah vaadinden asla caymaz." Zira Allah'ın vaadi
onun derin hikmetinin ve engin iradesinin mahsulüdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder