33 — İşte onlara bir delil: ölü yeri diriltir ve oradan taneler
çıkarırız da ondan yerler.
34 — Orada hurmalıklar ve üzüm bağları var ederiz, aralarında pınarlar fışkırtırız
35 — O mahsulden ve elleriyle yaptıklarından yemeleri için.
Hâlâ şüretmeyeceklermi?
36 — Yerin yetiştirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden çift çift yaratan Allah münezzehtir.
Bunlar Peygamberleri yalanlıyorlar, onları yalanlayanların uğradıkları felâketleri düşünmüyor, gidip de dönmeyi elerindeki hikmeti idrak etmiyorlar. Peygamberler ise onları ancak Allah'a davet ediyorlar. Çevrelerindeki yaratıkların hepsi Allah'ın varlığını
söylüyor, O'na delâlet ediyor ve Onun "vacib-ül-vücud" olduğuna
şehadet ediyor. İşte kendilerine pek yakın olan yeryüzü; onu cansız bir ölü halinde görüyorlar. Onda ne hayat var, ne hayatı vücuda getiren su... Sonra aynı yeri canlı taneler bitirir olarak görüyorlar. Evet, ölü yer dirilmiş yeşermiş, taneler bitirmeye başlamış.
hurma ve üzüm bahçeleriyle süslenmiş, içinden su kaynakları fışkırmış, hülâsa her tarafı hayatla dopdolu hale gelmiştir...
Hayat, öyle bir mucizedir ki, beşer eli onu vücuda getiremez.
Ancak mucizeler yaratan Allah'ın kudreti onu ve ölü eşyadaki canlanmayı meydana getirebilir. Gerçekten, gelişen bir ekini, yemyeşil olmuş bir bahçeyi ve yetişmiş bir meyveyi görmek, insanın basiretini ve kalbini açar ve Allah'ın yoktan varetmeğe muktedir elinin; hürriyet ve aydınlığa çıkmak isteyen tane için toprağı nasıl
yardığını, kendini güneş ışıklarına vermiş ağaç dalını nasıl yeşerttiğini, tazecik bir dalı yaprak ve meyvelerle nasıl süslediğini, çiçekleri nasıl açtırdığını, meyveleri olgunlaştırıp derlenmeye müsait
hale nasıl ve ne suretle getirdiğini görmek, seyretmek insan için
cidden ibret verici ve uyarıcı şeylerdir.
"O mahsûlden ve elleriyle yaptıklarından yemeleri için."
Sadece Allah'ın kudret elidir ki, insanlara çalışma gücü vermiştir. Nitekim ekinlere hayat ve yetişme kudreti bahsettiği gibi.
"Hâlâ şükretmeyecekler mi?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder