17 Aralık 2014 Çarşamba

BU KURAN'I ANLIYAMAM BEN DİYENLERE SORUYORUM.

BURADA ANLAŞILMAYAN AYET VARSA ONU BANA BİR BİLDİRİN.
1 — Nûn. Kaleme ve onunla yazılanlara and olsun ki,
2 — Sen Rabbinin nimeti sayesinde bir mecnun değilsin.
3 — Doğrusu senin için tükenmeyen bir mükâfat vardır.
4 — Muhakkak ki sen büyük bir ahlâk üzerindesin.
5 — Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
6 — Hanginizin aklından zoru olduğunu.
7 — Muhakkak ki senin Rabbin, yolundan sapanları çok iyi bilir ve O, doğru yolda olanları da çok iyi bilendir.
8 — öyleyse yalanlayanlara uyma sen.
9 — Onlar sen yumuşak davranasın da, kendileri de yumuşaklık göstersinler isterler.
10 — Sen yemin edip duran, izzeti nefsi bulunmayana uyma.
11 — Daima ayıplayana ve lâf getirip götürmeye koşana.
12 — Durmadan hayırdan men eyleyene, aşırı zalim, çok günahkâra.
13 — Kaba, haşin ve bunlardan başka da soysuz olan kimseye.
14 — Mal ve oğullar sahibi olmuş diye.
15 — Âyetlerimiz ona okunduğu zaman “öncekilerin masalları” der.
16 — Biz onun burnunu yakında yere sürteceğiz.
17 — Biz vaktiyle o bahçe sahiplerini denediğimiz gibi bunları da denedik. Hani sabah olunca onu mutlaka devşireceklerine ve biçeceklerine yemin etmişlerdi.
18 — Bir istisna da yapmıyorlardı.
19 — Ama onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen bir salgın onu sarıverdi.
20 — Ve bahçe kapkara kesiliverdi.
21 — Sabah erken birbirlerine seslendiler.
22 — “Mahsullerinizi devşirecekseniz erkence çıkın” diye.
23 — Ve gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.
24 — “Sakın bugün hiçbir yoksul çıkmasın karşınıza ve-oraya girmesin” diye.
25 — Güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.
26 — Onu gördüklerinde dediler ki: “Herhalde biz yanlış geldik.
27 — Hayır belki de biz mahrumlarız.”
28 — Ortancaları dedi ki: “Ben size demedim mi? Teşbih etmeli değil miydiniz?”
29 — Dediler ki: “Teşbih ederiz seni Rabbimiz. Gerçekten biz
zalimlerden olmuşuz.” *
30 — Şimdi birbirlerini yermeye başladılar.
31 — Dediler ki : “Yazıklar olsun bize. Doğrusu azgınlarmışız biz.”
32 — “Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Doğrusu biz artık Rabbimizden dilemekteyiz.”
33 — Azap işte böyledir. Fakat âhiret azabı daha büyüktür. Keşki bilmiş olsalardı.
34 — Muhakkak ki müttakiler için Rableri katında naim cennetleri vardır.
35 — Hiç müslümanları suçlular gibi tutar mıyız biz?
36 — Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?
37 — Yoksa size mahsus bir kitap var da ondan mı okuyorsunuz?
38 — Seçtikleriniz her halde orada olacaktır.
39 — Yoksa kıyamet gününe kadar sürüp gidecek ahidleriniz mi var aleyhimizde? Muhakkak ki hükmettikleriniz sizin olacaktır.
40 — Sor onlara hangisi bunu üzerine alacak.
41 — Yoksa onların ortakları mı var? Öyleyse ortaklarını da getirsinler. Eğer sadıklardan iseler.
42 — O gün baldırlar açılır ve secdelere çağırılırlar. Ama buna güçleri yetmez.
43 — Gözleri dönmüş olarak.. Yüzlerini zillet bürür. Halbuki kendileri sapasağlam oldukları vakit secdeye çağırılmışlardı.
44 — Bırak bana bu sözü yalanlayanları. Biz onları kendilerinin bilmeyecekleri bir yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
45 — Mühlet veriyorum Ben onlara. Şüphesiz ki Benim azabım sağlamdır.
46 — Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da ağır bir borç altında mı kalmışlardır.
47 — Yoksa gayb kendilerinin katında mıdır da ondan yazıyorlar?
Kalem suresi
Sana bu Kitab'ı indiren O'dur. Bu Kitab'ın bir kısım ayetleri kesin anlamlı (muhkem)dir, bunlar onun özünü oluştururlar. Diğer kısmı da birden çok anlamlı (müteşabih)dir. Kalplerinde eğrilik olanlar fitne çıkarmak ve keyfi yorumlar yapmak amacı ile bu kitabın birden çok anlamlı ayetlerinin ardına düşerler. Oysa onların yorumunu sadece Allah bilir. Köklü bilgiye sahip olanlar ise «Bu Kitab 'a inandık, O bütünü ile Allah katından gelmiştir» derler. Bunu ancak aklı başında olanlar düşünebilirler.
Ali imran 7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder