1 Mart 2014 Cumartesi

KURAN, HAKKI BATILDAN AYIRIR

1 — Hakkı bâtıldan ayırt eden Kur'an'ı kuluna dünyaları uyarmak üzere indiren Allah yücelerin yücesidir.
2 — Kî göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Çocuk edinmemiştir. Hükümranlıkta ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, bir ölçüye göre takdir buyurmuştur.
3 — Onlar O'nu bırakıp bir şey yaratmayan, aksine kendileri
yaratılmış olan ve kendilerine fayda veya zarar veremeyen, öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya gücü yetmeyen tanrılar edindiler.
Sûrenin ana mevzuunu gösteren bir başlangıç bu. Kur'an'ın Allah katından indirilmesi ve risalet vazifesinin bütün insanlığa teşmili, Allah'ın mutlak birliği, çocuklardan ve eşlerden münezzeh olması bütün bu kâinatın sahibi ve mâliki olarak hikmet ve takdiriyle
kâinatı idare etmesi gibi konulara temas ediyor. Bütün bunlardan
sonra da müşrikler kalkıyor Allah'a şirk koşuyor. İftiracılar kalkıyor yalan uyduruyor, demagoglar kalkıyor demagoji yapıyor, edepsizler kalkıyor dil uzatıyorlar.
"Hakkı bâtıldan ayırt eden Kuranı kuluna dünyaları uyarmak
üzere indiren Allah yücelerin yücesidir."
Metinde geçen ( ^LT ) kelimesi bereket fiilinin humasi mezididir. Ve yüceliğin, feyiz ve bereketin çokluğuna işaret eder. Lafza-ı celâl zikredilmeksizin Kuran'ı kuluna indiren diyerek işaretle
yetiniyor. Böylece Kur'an'ın indirilişinin burada açıklanmasının konuyle olan alâkasını belirtmek hedefine mebnidir. Zira bu sûrede
tartışma mevzuu yapılan husus risalet gerçeğinin doğruluğu ve Kur'an'ın kuluna indirilisidir.
Kur'an'ın burada Furkan (Hakkı bâtıldan ayıran) diyerek tavsif edilmesi onun hidayetle dalâleti, doğru ile eğriyi birbirinden ayıran bir kitap olmasındandır. Hattâ Kur'an'ın bir hayat nizamını bir
başka hayat nizamından, bir beşeriyet dönemini bir başka dönemden tefrik etmesinden Ötürüdür. Kur'an vicdanlarda yer eden ve pratik hayatta kendisini gösteren, bütünüyle hayata hükmeden açık bir nizam vaz eder. Beşeriyetin daha önce ve daha sonra tanıdığı ve tanıyacağı hiç bir nizamla karıştırılmayacak kadar vazıhtır onun düsturu
Böylece İslâm, daha önceki nizamlardan düşünce olarak ta pratik
olarak ta çok farklı ve yeni bir nizamdır. Bu derece geniş anlamlı
olarak eğri ile doğruyu birbirinden ayıran bir kitaptır. Bu ayrılış
noktasında insanlığın çocukluk çağıyle olgunluk dönemi birbirinden ayrılır. Maddi harikalar devri sona erer ve akla dayanan mucizeler devri başlar. Muvakkat mahallî risaletler dönemi biter âlemşümul risaletler dönemi başlar: "Dünyaları uyarmak üzere."




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder