36 — De ki: "Şüphesiz Rabbim kimi dilerse onun rızkını genişletir. Bir ölçüye göre verir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Bu mesele, rızkın genişletilip daraltılması, dünyanın mal ve
ziynetine sahip olmak, yahut bunlardan mahrum kalmak meselesi,
çok kimselerin kalbini kurcalamakta, kafasını yormaktadır. Sebebine gelince: Bazen dünya, şer ve bâtıl ehli kişilerin yüzüne güler;
hayırlı, haklı ve sâlih olan bir çokları ise onun bazı nimetlerinden
mahrum kalır. Bu vaziyeti gören bir kısım insanlar şu kanaate sahip
olurlar: Allah, dünya nimetlerini ancak sevdiği kullarına bolca ihsan eder. İnsanların kimi de, hayır, hak ve iyilik gibi mefhumların
gerçek değerini tayinde şüpheye düşerler; çünkü kendilerini onlardan veya bir kısmından mahrum olarak görüyorlar.
Bu şüphe ve tereddütlerden tamamen kurtulmak İçin Kuranı
kerîm, dünya hayatının geçici mal ve ziynetiyle, Allah nazarında
kı, hikmet ve iradesiyle dilediğine genişletip, dilediğine daraltmakta
olduğunu, rızık ve kısmet dağıtımının, O'nun hoşnutluğu ve hışmıyle
hiç bir alâkası olmayan apayrı bir mesele olduğunu açıklıyor. Allahuteâlâ, razı olduğu kuluna verdiği gibi, hışmına uğrayan bir kimseye
de bol bol rızık verebilir. Keza Yüce Allah, bazı iyi kullarının rızkını daralttığı gibi, kötü ve şerli kullarınınkini de daraltır. Bunlar tabi!
şeylerdir. Fakat bunların sebep ve gayeleri, hepsinde aynı değildir.
Meselâ bir takım kötü kimselere Allah bol bol verir ki, kötülüğü, şımarıklığı ve fesadı artsın da günah ve hata dağarcığı dolsun,
sonra da dünya veya âhirette, hikmet ve takdiri nasılsa cezasını çeksin! Bir kısmını da mahrum eder ki, kötülüğü, suçu, isyanı artsın,
feryat ve figan içinde kalarak Allah'ın rahmetinden ümidini kesip
bu suretle katmerli azaba duçar olsun...
Allahuteala iyi kullarına da bol rızıklar ihsan eder ki, hayır ve
hasenatta bulunsun, salih ameller işlesinler diye.. Eğer bu gibilerin
rızkında genişletilme olmasaydı, o hayırlı işleri yapmaları mümkün
olmazdı. Hem kendilerine, hem de başkalarına Allah'ın verdiği bu
mal ve servet nimetiyle İyilik ve ihsanlarda bulunup, Rablerinin lütfettiğine kalbile, lisan ile ve iyi harekette bulunmakla şükretsinler
ve böylece defterlerini sevaplarla doldurarak yarın kıyamet gününde mükafâtını alsınlar için.
Bu salih kullarını da bazen mahrum eder ki, mahrumiyete karşı sabırlarını denemek, Rablerine karşı güven ve ümitleri, takdir ve
taksimine olan emniyet ve itimatları ve yalnızca Rablerinin rızasını
hayatlarının tek gayesi bilip bilmediklerini tebarüz ettirmek için.
Yüce Allah'ın rızası en hayırlı ve daimi fayda verecek olandır. Allah'ın salih kulları bu sayede kat kat sevaba, ebedî cennet, nimet ve cemale ererler.
önemli olan şudur: Rızık ve kısmetin genişletilip daraltılma sebepleri gerek kulların bazı amellerinden, gerekse Allah'ın hikmetlerinden olsun, bu, müstakil bir meseledir. Mal, mülk servet, evlât
ve sair dünya nimetlerinin, Allah katında bir kulun geri veya üstün
olduğuna delil teşkil edecek değerlerden uzak olduğudur.
Ancak bu gibi haller, nasibi az veya çok olan kulların tasarruflarına bazen bağlıdır. Mesela Allah bir kula mal, evlât verip de o da
onları güzelce terbiye edip yetiştirirse, sahip olduğu nimeti iyiye kullanmasının mükâfatı olarak Allahuteâlânın kat kat sevabına mazhar olabilir. Fakat, bu mal ve evlâdın kendisi değildir kişiyi Rabbinin rızasına kavuşturan. Kulların mal ve çocuklarındaki tasarruf şekilleridir sevab - günah ölçüsü :
37- Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne evlâtlarınızdır. Ancak iman edip de iyi amelde bulunanlar müstesna.
Çünkü onlar için, yaptıklarına mukabil kat kat mükâfat vardır. İşte onlar yüksek derecelerde, güven içindedirler.
38 — Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarış edercesine
çalışanlar, işte onlar, azapla yüz yüze bırakılacaklardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder